Bundan birkaç ay önce dergiyi kurduğumuzda ne yapacağımızı, nasıl bir yol izleyeceğimizi bilmiyorduk. Hal böyle olunca sorunlar hep yanıbaşımızda oldu. Ancak ilerledikçe bazı şeyler öğrendik, bildiklerimizi yeni bilgilerle pekiştirdik, deneyimler kazandık... Bugün geldiğimiz noktada artık akacağımız yatağı görüyoruz ve o yatağa doğru ilerliyoruz. Gördük ve ileriliyoruz dedim; çünkü tecrübesizliğimiz ve iyi niyetimizden dolayı görme ve ilerlemenoktasındayız.Size derginin ilk aylarını anlatmak istiyorum böylece daha iyi anlaşılacağımı düşünüyorum.
"Kesinlikle siyasi bir dergi olmayacak." diye karar vermiştik. Ancak günümüz şartlarında bu kararı uygulamak direnme istiyor. Hayır, dışarıya değil kendinize direnmekten söz ediyorum. İnsan olmanın getirdiği özellikle bir dünya görüşüne sahip oluyorsunuz. Bu görüşün içine ister istemez siyasi düşünce de giriyor. Duyarlıysanız ve yazmak gibi bir derfiniz de varsa bunları dışlayamıyorsunuz. Kaleme direniyorsunuz; ama o sizi dinleyip ille de yazacağım diyor. Buna bir de sosyal bilimci ünvanınız da eklenince nu direnmenin bir kalkanı doğal olarak düşüyor. Bu yüzden dergiyi kurarken aldığımız “siyasi yazı yok.” Kararını bir şekilde deldik. Ama hem yazar hem okuyucularımızdan aldığımız “ne oluyor, dergi nereye gidiyor, hani siyasi olmayacaktı?” gibi eleştirilerden dolayı çoğumuzu rahatsız eden bu gidişata müdahale ettik. Yukarda da ifade ettiğim gibi dergide yayınlanan siyasi yazıların bir suçlusu buna sessiz kalmak istemeyen kalemlerimiz değil; gerek ülkemizdeki gerek dünyadaki kötü gidiş karşısında olayları daha da kötüleştirenlerdir. Kalemlerimizin gayesi bu dünyayı daha yaşanılabilir kılmaktır. Bizler bundan sonra da kalemlerimize direnmeyeceğiz; ama malum konudaki yazıların dergide yayınlanmasına azami ölçüde dikkat edeceğiz. Bu tür yazılar, yazarlarımızın kişisel bloglarında yayınlanacak okuyucularımız isterlerse ilgili blogdan takip edebilecek.
Söylemeden geçemeyeceğim; alınan bu kararı henüz dergide yayınlanmadan başka taraflara çekmek isteyenler oldu bundan sonra da olacağını biliyoruz. Ancak şu unutulmamalıdır: “apopüler dergi; vatanına, milletine, devletine bağlı ve gerektiğinde bu kutsal varlıkları korumak için harekete geçecek bir duyarlılıktadır. Bunun aksini iddia etmek, dergiyi ve yazarlarını bu kutsal varlıkların karşısında göstermek çirkin bir iftiradan öteye geçemeyecektir.”
Uzun ve sıkıntılı bir paragraftan sonra kendimizle ilgili güzel haberler vermek istiyorum. Bu ay aramıza 2 yeni yazar katıldı. Esra Savga ve Elif Soykan.
Hukuk öğrencisi olan Esra arkadaşımız 5. sayıdan beri fiilen aramızdaydı; ancak sürekli yazma teklifimizi kabul etti ve artık resmen aramızda. Yeri gelmişken Esra Savga’ya teklifimizi ileten, gecenin bu saatinde onu anlatacak bir kelime bulamadığım, bana katlanabilme yeteneğine sahip ender kişilerden Leyla’ya huzurunuzda tekrar teşekkür ediyorum.
İkinci arkadaşımız ise hoş bir tesadüfle tanıştığım, kısacık bir zaman içinde yüreğinden taşan sevgiyi hissettiren, insanın konuştukça konuşası gelen, konuştukça kâh mutlu eden kâh hüzünlendiren Elif Soykan. Kendisi gazetecilik okuyor. Tiyatro oyuncusu olması da bizim için ayrı bir mutluluk kaynağı. Bu mutluluğumuzun nedenini bir sonraki paragrafta söyleyeceğim. Esra Savga ve Elif Soykan’a buradan tekrar hoş geldiniz diyorum.
Diğer bir konu ise değişiklikler ve bu ay açtığımız yeni bölüm. Daha önce de düşündüğümüz; ancak Elif arkadaşımızın da aramıza katılmasıyla ivme kazanan “Tiyatro” bölümünü açmanın mutluluğu var. Bu bölümde; oyun eleştirileri, röportajlara, tiyatronun duayenleri, ve tiyatro dünyasından haberlere yer vermeye çalışacağız.
fark ettiğiniz gibi derginin ara yüzünü değiştirdik. Yeni ara yüzün eskisine nazaran daha kullanışlı olduğuna inanıyoruz. Yazarlara, yazı arşivimize, duyurulara ve yeniliklere daha kolay ulaşacak ve beğendiğiniz yazı, fotoğraf, ve video gibi içerikleri sosyal ağlar aracılığıyla paylaşabileceksiniz.
Özetle; zaten siyasi bir kimliğe sahip olmayan dergi bu konuları mümkün olduğunca dışlamaya karar verdi, yeni ara yüzümüz sayesinde dergiyi daha rahat takip edebileceksiniz. Aramıza 2 yazarın daha katılmasıyla yazar sayımız 9, ulaştığımız üniversite sayısı (Fırat, İnönü, Alparslan, Erzincan ve Marmara üniversiteleri) 5’e çıktı. Bu sayıların artması için eskisinden daha çok çabalıyoruz.
Kısalttıkça kısalttım; ama yine uzun bir yazı oldu galiba. Söyleyecek çok şey olunca böyle oluyormuş. Biriktirmemek lazımmış…
Sevgiyle kalın.
Murat Mutlu