Mardin’de Kültürlerarasılık / Engin Sarı

Mardin, Türkiye’nin meşhur ve görülmek istenen tarihî şehirlerinden biri… Başka yerlerde birbirine hasım bilinen farklı kimliklerin bir arada yaşayabildiği, kardeşlik ve hoşgörünün örnek yurdu olarak gösterilen bir yer. Sadece turistik değil, siyasi bir ilgiye de mazhar olan bir “mozaik“...
Engin Sarı’nın kitabı, bu Mardin imgesinin ne derece güzelleme, ne derece gerçek olduğuna eğiliyor.
Kültür bize, insanların birbirleriyle bireysel ve kolektif iletişim kurarak yaşamlarını nasıl anlamlı kıldıklarını gösterir. Her şeyi belirlediği varsayılan ekonomi ve siyaset gibi etkinlikleri de etkileyen bir anlam çerçevesidir bu.
Engin Sarı, “kültür”ün bu geniş ufkundan Mardin’e bakıyor.
Farklı etnisite, kimlik ve aidiyetlerden Mardinlilerin konuştukları; hayatı, kendilerini, diğerlerini ve şehirlerini anlattıkları bir çalışma bu.
Mardinli kimliği ve Mardin şehrinin simgesel içeriğinin hangi koşullarda inşa edildiğini, kimlerin ve nelerin bunun dışında tutulduğunu, Mardinlilerle “beraber“ tartışan bir çalışma.
Siyaset, antropoloji, kültürlerarası iletişim temelinde etnografik bir şehir, hemşehrilik ve dönem analizi.

Engin Sarı; Kültür, Kimlik, Politika - Mardin’de Kültürlerarasılık, İletişim Yayınları, 392 s., 23,00 TL.

Zeyno'nun Oğlu / Halide Edib Adıvar

Ne okuduğu kitaplar ne ev işi onun kalbinde çocuğun insanî ve sıcak yerini dolduruyordu. Günde iki defa Kürt Zeyno’yu arıyor, onunla dertleşiyordu. Fakat Kürt Zeyno, Bayram Ağa ismini alarak bir gün evvel gelen meçhul adamın kim olabileceğini düşünüyor, sıkılıyor, bunun Ramazan olması ihtimali onu bir kâbus gibi korkutuyordu.
Zeyno’nun Oğlu, Türk edebiyatının öncü kadın yazarlarından Halide Edib Adıvar’ın en özgün romanlarından biri. Kalp Ağrısı’nın devamı niteliğindeki bu roman, Doğu Ana­dolu’ya görevli giden Türk subayları ve eşlerinin gözlemlerini aktarıyor. Bölgede içten içe gelişen bir Kürt isyanının öncesinde geçen olayların ana kahramanı, Haso Çocuk. Zey­no’nun Oğlu, bir yanıyla Doğu Anadolu’daki feodal düzenin kökenlerine de işaret eden önemli bir roman.


Zeyno'nun Oğlu / Halide Edib Adıvar
Roman
Sayfa Sayısı 343
Yayına Hazırlayan Mehmet Kapaklı - S. Yeşim Kalpaklı
Fiyatı 22 TL
Can Yayınları


Kısaca HALİDE EDİB
Halide Edib Adıvar, 1882’de İstanbul’da doğdu. Üsküdar’daki Ame­­rikan Kız Koleji’nde okudu. 1908’de gazetelere yazmaya baş­ladığı kadın haklarıyla ilgili yazılardan ötürü gericilerin düşmanlığını kazandı. 31 Mart Ayaklanması’nda bir süre için Mısır’a kaçmak zorunda kaldı. 1909’dan sonra eğitim alanında görev alarak öğretmenlik, müfettişlik yaptı. Balkan Savaşı yıl­larında hastanelerde çalıştı. 1919’da Sultanahmet Meyda­nı’n­da, İzmir’in işgalini protesto mitinginde etkili bir konuşma yaptı. 1920’de Anadolu’ya kaçarak Kurtuluş Savaşı’na ka­tıldı. Kendisine önce onbaşı, sonra üstçavuş rütbesi verildi. Sa­­vaşı izleyen yıllarda Cumhuriyet Halk Fırkası ve Atatürk ile siyasal görüş ayrılığına düştü. 1917’de evlendiği ikinci ko­cası Adnan Adıvar ile birlikte Türkiye’den ayrıldı. 1939’a ka­dar dış ülkelerde yaşadı. O yıllarda konferanslar vermek üze­re Amerika’ya ve Mahatma Gandi tarafından Hindistan’a çağ­­­­rıldı. 1939’da İstanbul’a dönen Adıvar 1940’ta İstanbul Üni­versitesi’nde İngiliz Filolojisi Kürsüsü başkanı oldu, 1950’ de Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili se­çildi. 1954’te istifa ederek evine çekildi ve 1964’te öldü.

Medeniyetten Cehenneme Dönüşen Toprakları Anlamak



Medeniyetten Cehenneme Dönüşen Topraklarda Oynan Oyunlar; bugünü anlamak için 3 kitap
  • Ortadoğu'yu Anlamak
  • Irak'ı Anlamak
  • Büyük Oyunu Anlamak
 
NTV Yayınları’ndan bugün dünyada neler olup bittiğini daha iyi anlamamızı ve son günlerde yaşanan olayların tarihsel arka planını kavramamızı sağlayacak üç kitap. 


Ortadoğu'yu Anlamak:  Ortadoğu’yla ilgili kitaplar asıl olarak siyasi ve ekonomik tarihe odaklanır ve asıl aktörler de Batı ile bölgenin ayrıcalıklı seçkinleridir. Ortadoğu’yu Anlamak ise, bölgeyle ilgili yazılmış diğer kitapların ihmal ettiği alanlara odaklanıyor: kentin, kırsalın, kültürün, kadınların, işçilerin, sıradan insanların tarihine ve hayatına. Ve böylece, hem tarihin aktörlerini hem de tarihyazımı yöntemini kökten değiştiriyor. Dolayısıyla başka bir tarih yazıyor.
Bu tarih, herkesin kendi fanatizmine sığındığı, kan ve nefret üreten bakış açısından tamamen farklı, yepyeni bir yaklaşım sunuyor. Ilan Pappé, “Ortadoğu’yu modernleştiren Batı’dır” klişesini sorgulayarak, sadece tarihi anlamak bakımından değil, bugünü anlamak bakımından da çığır açıcı bir katkı yapıyor. Pappé, hikayeye Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda Osmanlı mirasıyla başlıyor, 20. yüzyılın sonunda İslamın siyasal söylemiyle bitiriyor.

Büyük Oyunu Anlamak – Jeopolitik: Bugünün Uzun Tarihi: Dünyada neler olup bittiğini daha iyi anlamamızı ve dünyada gelişen olayların tarihsel arka planını kavramamızı sağlayacak bir başka başucu kitabı.İşin erbabının kaleminden, Yves Lacoste’tan. Her ulusun kendine has özelliklerini hesaba katan kitapta, Çin’den Amerika’nın Irak’ı işgaline, Rusya’nın yeniden güç kazanmasından Avrupa Birliği’nin geleceğine dair sorulara, sıcak çatışma bölgelerinden petrol için oynanan oyunlara kadar tüm güncel konular tarihsel akışı içinde inceleniyor, aydınlatılıyor ve açıklanıyor.

Irak'ı Anlamak: Medeniyetin başladığı yer, Irak, şu anda medeniyetin cehennemini andırıyor. Bugün Irak dediğimiz toprakların uzun tarihi, medeniyetin oluşum evresinin hâlâ görülebilen derin izlerinin yanısıra, şu andaki cehenneme varan yolların kilometre taşlarını da barındırıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasından ve Britanya hakimiyetinden sonra ortaya çıkan modern Irak’ın biri dışında hiçbir lideri eceliyle ölmedi. Yüzbinlerce Iraklı’nın ölümü de ya kendi liderlerinin ya da işgalci güçlerin elinden oldu. Şimdi vardığımız nokta da, Irak’ın tarihinin, kültürünün ve sosyal dokusunun, bu ülkenin kaderini belirlemek isteyen güçler tarafından anlaşılamadığını gösteriyor. İşte, Amerikalı tarihçi William R. Polk da, Irak’ı Anlamak’ta, gözardı edilen bu derin izleri gayet sade bir dille görünür kılıyor. Peki, ama anlamayan sadece ABD ve Britanya mı? Hem kendi geleceğimiz, hem de dünyanın geleceği için bir bakıma Ortadoğu’nun kilidi sayılabilecek Irak’ı anlamaya hepimizin ihtiyacı var.
NTV Yayınlarının kitapları, internet yoluyla ntvyayinlari.com adresinden ve 0212 304 08 92 numaralı çağrı merkezinden indirimli temin edinilebilir.


Mine / Işık Gürer

Hayat var; aşk da...
Hayatın küçük anları vardır. Bazen bir mutluluk ya da karanlıktan kopmuş küçücük bir ışık parçası gizlenmiştir bu anlara. Açığa çıkması için, sevgi dolu ve tutkuyla yapılacak bir dokunuş gereklidir. Bu dokunuş yılların ağırlığını örtbas ederek, sonsuz bir ışıltıyla doğacak güneşi müjdeler.
Işık Gürer’ in ilk romanı Mine, böylesi bir dünyadan sesleniyor bize. Çağımızın uzağında, çoktan unutmuş olduğumuz duyguları benliğimize yeniden hatırlatırken şiirin, arzuların, gizlenmesi gereken tutkuların eşliğinde bir aşk hikayesine dönüşüyor. Eskinin yeniye, arzuların tutkulara, tırtılın kelebeğe dönüşmesi gibi, “güzel ve iyi” olanın yanında, onu çevreleyen karanlıkların da bulunacağı gerçeğine işaret ediyor.


Yüzyılın başında Bursa’nın bir köyünden İstanbul’a bir konağa gelin olan Mine, çocukluktan bir anda kadınlığa, ardından “hanımlığa” geçişin bütün sancılarını iç dünyasında yaşarken, aynı değişimi ve sancıyı “doğum” la bir kez daha deneyimliyor.
Yazarın seçkin bir dili var. Hikaye 1910’ların İstanbul’unda bir konakta geçse de, tarihsel arka plan, küçük yaşam ayrıntıları ve insanın özü unutulmadan sayfalardaki yerini almış.

Işık Gürer yaşamı yeniden kurgularken, gerçek olana biraz daha yaklaşmış.

Eser Adı: Mine
Orijinal Dil: Türkçe
Yazar: Işık Gürer
Kapak Fotoğrafı: Ercüment Usluer
Kapak Tasarımı: Elif Çakın

Cilt Bilgisi: Karton Kapak
Kağıt Bilgisi: 3. hamur
Basım Tarihi: Mayıs 2010
Sayfa Sayısı: 286
Etiket Fiyatı: 15.00 TL
Çıkış Tarihi: 19.05.2010

Lisa Ekdahl | 1994 - 2008

Lisa Ekdahl | 1994 - 2008 Biyografi

İsveçli şarkıcı ve besteci Lisa Ekdahl, sıcak ve çocuksu vokali, caz, bossa nova ve folk müziğin birleştiği birbirinden güzel şarkılarıyla ülkemizde de büyük bir hayran kitlesine sahip. 90'lı yılların başında özellikle kendi ülkesi İsveç'te üne kavuşan Lisa Ekdahl, popüler şarkısı "Vem Vet" ve çok satan pop-caz albümü Heaven, Earth and Beyond ile dikkat çekmişti.

Ünlü besteci ve gitarist Salvadore Poe'nun yazdığı şarkılardan oluşan Lisa Ekdahl Sings Salvadore Poe adlı bir albüm de yayınlayan Ekdahl, son olarak, kendi yazdığı şarkılardan oluşan ve dinleyenlere blues, pop-caz ve folk türleri arasında bir serüven vadeden Give Me That Slow Knowing Smile isimli albümünü yayımladı.

Diskografi

01-Lisa Ekdahl - Lisa Ekdahl | 1994



1. Oppna upp ditt fonster (3:47)
2. Benen i kors (3:26)
3. I tveksamhetens tid (2:27)
4. Jag skrek (2:42)
5. Еh Gud (3:01)
6. Sanningen i vitцgat (2:25)
7. Det ar en nad (1:53)
8. Vem vet (3:05)
9. Jag bara vet (2:41)
10. Flyg vilda fеgel (2:00)
11. Pе jakt efter solen (3:37)
12. Kunde jag vrida tiden tilbaka (2:47)
13. Du salde vara hjartan (4:04)
14. Ro och Lisa (0:26)

02-Lisa Ekdahl - When Did You Leave Heaven | 1995






1. When Did You Leave Heaven (6:02)
2. But Not For Me (3:24)
3. Cry Me A River (5:06)
4. Love For Sale (4:19)
5. Lush Life (3:19)
6. You're Gonna See A Lot Of Me (2:28)
7. It's Oh So Quiet (3:19)
8. It Was Just One Of Those Thing (2:50)
9. The Boy Next Door (3:56)
10. I'm A Fool To Want You (3:00)
11. My Heart Belongs To Daddy (2:55)
12. Blame It On My Youth (5:16)
13. It's Oh So Quiet (2:38)

03- Lisa Ekdahl - Med Kroppen Mot Jorden | 1996





1. Inte Kan Odet Vara Sе Hеrt (4:06)
2. Himlen Och Jag (4:02)
3. Smе Onda Djavlar (3:32)
4. Jag Tror Han Ar En Angel (1:43)
5. En Sten I Mitt Hjarta (3:35)
6. Skal At Vara Motvalls (1:53)
7. Ur Askan I Elden (3:40)
8. Jag Har Sett En Fjaril (2:38)
9. Hosten (4:43)
10. Med Kroppen Mot Jorden (3:08)
11. Att Alska ar Storre (3:12)

04-Lisa Ekdahl - Bortom Det Bla | 1997





1 Bortom Det Blå (4:03)
2 Gå Dit Ifall Du Minns (2:12)
3 Två Lyckliga Dårar (2:42)
4 Jag Behöver Inget Mer (3:52)
5 Vi Tillhör Varann (2:50)
6 Sakta, Sakta (3:40)
7 Jag Vill Bara Vara (3:53)
8 Du Var Inte Där För Mig (2:40)
9 Hyenorna Skrattade, Gamarna Log (3:40)
10 Genom Dig Ser Jag Ljuset (2:35)
11 Cirklar (2:28)
12 Vill Ha Dig Kvar (3:28)
12 Tänk Inte Mera (2:49)

05- Lisa Ekdahl - Back To Earth ( Peter Nordahl Trio ile birlikte) | 1998



1. Now Or Never (3:35)
2. Nature Boy (4:48)
3. Stranger On Earth (3:41)
4. Laziest Girl In Town (6:11)
5. It Had To Be You (3:09)
6. Down With Love (1:36)
7. What Is This Thing Called Love (5:04)
8. Tea For Two (5:29)
9. The Lonely One (3:20)
10. I Get A Kick Out Of You (3:20)
11. Just For A Thrill (3:24)
12. Night And Day (4:32)
13. Plaintive Rumba (6:20) 

 06-Lisa Ekdahl - Sings Salvadore Poe | 2000




1. Daybreak (3:14)
2. Rivers Of Love (4:13)
3. Sunny Weather (3:31)
4. Only You (4:29)
5. The Color Of You (3:39)
6. How Many More Times (3:29)
7. I Will Be Blessed (2:44)
8. Since You've Been Gone (3:30)
9. I've Never Seen Anything Like You (4:53)
10. I Don't Miss You Anymore (3:52)
11. Nightingale (2:10)
12. The Rhytm Of Our Hearts (4:06)
13. Sun Rose (2:09)
14. Of My Conceit (5:16)
15. L'aurore (3:15)
16. All I Really Want Is Love (4:11)

07-Lisa Ekdahl  - Heaven, Earth and Beyond | 2002
1. Rivers Of Love (4:14)
2. Open Door (previously Unreleased New Song) (3:32)
3. Deep Inside Your Dreams (previously Unreleased New Song) (2:44)
4. When Did You Leave Heaven (6:02)
5. All I Really Want Is Love (4:09)
6. It's Oh So Quiet (2:37)
7. Daybreak (3:16)
8. Cry Me A River (5:06)
9. Now Or Never (3:37)
10. My Heart Belongs To Daddy (2:54)
11. The Color Of You (3:37)
12. Nature Boy (4:47)
13. Sunny Weather (3:32)
14. I Can't Get Started (previously Unreleased In Europe) (2:58)
15. But Not For Me (3:24)
16. Stranger On Earth (3:43)
17. Open Door (original Home Version) (previously Unreleased New Song) (2:02)

08-Lisa Ekdahl - En Samling Sanger | 2003


1. Nasta Dag (3:26)
2. Oppna Upp Ditt Fonster (3:48)
3. Med Kroppen Mot Jorden (2:32)
4. Vem Vet (3:07)
5. Bortom Det Bla (4:10)
6. Sanningen I Vitogat (2:26)
7. Du Var Inte Dar For Mig (2:43)
8. Svag For Din Skonhet (3:20)
9. Benen I Kors (3:25)
10. Skal Att Vara Motvalls (1:52)
11. Du Salde Vara Hjartan (4:04)
12. Tva Lyckliga Darar (2:48)
13. Jag Tror Han Ar En Angel (1:43)
14. Sakta, Sakta (3:57)
15. Att Alska Ar Storre (3:15)
16. Papillas Samba (2:23)
17. Slumra In (3:46)


08-Lisa Ekdahl - Olyckssyster | 2004




 1. Om Jag Snubblat Efter Vagen (3:45)
2. Dom Band Som Binder Mig (4:36)
3. Olyckssyster (3:15)
4. Frammande Fagel (5:07)
5. Hos Dig Дr Allt Begдrligt (3:43)
6. Natten Skyddar Dom Alskande (2:42)
7. Den Stora Ensamheten (5:57)
8. Jag Tar Vara Pa Vattnet Do Askan Gar (4:06)
9. Hon Fцrtjдnar Hela Himlen (4:30)
10. Det Basta Vaccinet (4:22)
11. Gitarren I Knat (7:20)

09-Lisa Ekdahl - Parlor Av Glas | 2006





1 Vraket (3:43)
2 Där Ser Du Själv Hur Högt Du Når (3:55)
3 Ge Det Om Du Kan (4:05)
4 Hjärtat Var Rispat (5:23)
5 Nästan Glad (6:09)
6 Ljudlöst Och Salt (4:43)
7 Ljug För Meg Elskling (4:49)
8 Kan Någon Själ Begripa (3:28)
9 Uppe Bland Träden (5:00)
10 Korsförhör Mig (3:50)
11 I Badet (5:29)

10-Lisa Ekdahl - Give Me That Slow Knowing Smile | 2009


1. Give Me That Slow Knowing Smile
2. I Don't Mind
3. I'll Be Around
4. One Life
5. The World Keeps Turning
6. Don't Stop
7. When
8. Sing
9. Beautiful Boy

Albüm Görselleri: Murat Mutlu Arşivi

Savaş Dinçel | 1942 - 2007

01 Nisan 1942 günü, İstanbul'un Fatih ilçesinde doğdu. İlkokulu Koca Ragıp Paşa İlkokulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Erkek Lisesi'ne kaydoldu. Tiyatro eğitimine İstanbul Belediyesi Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nde başladı. Tiyatro eğitiminin yanı sıra amatör olarak karikatür çizmeye başladı. Tiyatrocu olarak ilk kez İstanbul Şehir Tiyatroları'nda sahne aldı. 1980 askeri darbesi sonucu sıkıyönetim ilanı ile İstanbul Şehir Tiyatroları'ndan uzaklaştırıldı.

Daha sonra Güldürü Eğitim Merkezi'nde karikatürist olarak çalıştı. Bir süre Günaydın gazetesinde karikatüristlik yaptı. Burada "Tonton" adlı karikatür bantlarını hazırladı. Danıştayın onaması ile birlikte Şehir Tiyatroları'nda tekrar çalışmaya başladı. İki tane karikatür sergisi açtı. "Çizgilerle Nazım Hikmet" adlı çizgi roman bir kitap hazırladı. Ziya Öztan'ın yönetmenliğini üstlendiği Kurtuluş ve Cumhuriyet filmlerinde İsmet İnönü'yü canlandırmıştır. Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Gen-Ar Tiyatrosu, AST ve Münir Özkul ile birlikte çalışmıştır. Kuruluşundan itibaren MSM - Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmış, kısa bir süre de Kadir Has Üniversitesi Konservatuvarı'nda sahne takbikatı dersi vermiştir...
Savaş Dinçel, Sessiz Gemiler dizisinin çekimi sırasında rahatsızlanarak ciddi bir operasyon geçirdi. Bu operasyon ile bağlantılı bir komplikasyon sonucu 20 Aralık 2007 tarihinde İstanbul'daki evinde iç kanama geçirdi ve aynı gün Memorial Hastanesi'nde yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.
Savaş Dinçel, oğlu Barış Dinçel'in belirttiği üzre, aynı zamanda bankamatik şifresi olarak kullandığı 1402 sayılı sıkıyönetim yasasına dayanılarak 12 Eylül 1980 döneminde uzaklaştırıldığı dönem dışında Şehir Tiyatroları'nda oyunculuk ve yönetmenlik yaptı. Bunun yanı sıra yan uğraş olarak çizim ve afiş işleriyle de ilgilendi.


Yazdığı Oyunlar
  • Çok Orijinal Bir Oyun
  • Uçurtmanın Kuyruğu
  • Gürültülü Patırtılı Bir Hikaye
  • Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye







Yönettiği Bazı Oyunlar
  • Fareli Köyün Kavalcısı
  • Kuyruklu Yıldız Altında
  • Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım
  • Uçurtmanın Kuyruğu
  • Küçük Prens

    Rol Aldığı Bazı Oyunlar
    • Yaprak Dökümü
    • Pazartesi Perşembe
    • Sersem Kocanın Kurnaz Karısı
    • Godot'u Beklerken
    • Meraklısı İçin Öyle Bir Hikaye
    • Keşanlı Ali Destanı
    • Vişne Bahçesi
    • Evleme
    • Artiz Mektebi
    • Küçük Prens
    • Hamlet 2001
    • Bozuk Düzen (Güner Sümer)
    • Yosma
    • Sultan Gelin
    • Vlademir Komarov
    • Müfettiş
    • Montserratt- Bir Umut İçin
    • Oniki Öfkeli Adam

      Oynadığı Filmler

      Filmin AdıOynadığı KarakterYıl
      Sessiz GemilerMümtaz bey2007
      Hatırla Sevgiliİsmet İnönü2007
      Bir İhtimal Daha VarMercan2006
      Esir KalplerRüçhan Akerman2006
      Eve DönüşSacit2006
      Sevda ÇiçeğiNaşit2006
      Can
      2006
      Bir Salkım Üzüm
      2005
      Ölümüne SevdalarBarbayani2005
      Peki Olur Şekerim
      2003
      Abdülhamit DüşerkenTevfik Paşa2002
      Ekmek TeknesiNusrettin2002
      Ekmek Teknesi dizisinden bir kare
      Çemberler
      2000
      Sinekli Bakkal
      2000
      Bizi Güldürenler
      2000
      Abuzer Kadayıf
      2000
      Dar Alanda Kısa PaslaşmalarHacı2000
      Cumhuriyetİsmet İnönü1998
      Ağır RomanBerber Ali1997
      Azmi
      1995
      Oğlum Adam Olacak
      1995
      Çözülmeler
      1994
      Kurtuluşİsmet İnönü

      1994
      BizimkilerŞükrü 1997-20021989
      AteşböceğiMetin1987
      Merdoğlu Ömer Bey
      1986
      Aşık OldumHaluk1985
      Kızlar Sınıfı
      1984
      Üç İstanbulMoiz1983
      Hababam Sınıfı Güle GüleMüjdat1981
      İttihat Ve Terakki
      1980
      Gül Hasan
      1979


      Ödülleri 
      • Afife Tiyatro Ödülleri : Yılın En Başarılı Müzikal ya da Komedi Erkek Oyuncusu - Sersem Kocanın Kurnaz Karısı - 2000
      • 8. ÇASOD "En İyi Oyuncu" Ödülleri, 2001, En İyi Erkek Oyuncu, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar
      • 20. İstanbul Film Festivali, 2001, En İyi Erkek Oyuncu, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar
      • 22. Siyad Türk Sineması Ödülleri, 2000, En İyi Erkek Oyuncu, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar
      • 2. Lions Tiyatro Ödülleri, 2002, Yılın Oyun Yazarı, Uçurtmanın Kuyruğu
      Fotoğraflar





       Cahit Sıtkı Tarncı'nın Memleket İsterim şiirini Savaş Dinçel'den dinleyelim...

        DT Bu Yaz Yok!

        Devlet Tiyatroları, kuruluşunun 60’ıncı yılında, sahne sayısını 60’a çıkarmayı hedefleyince, maddi yetersizlikten dolayı bu yaz, sahnelerden uzak kaldı.

        Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin, Baykal Saran Ödül töreni için bir araya geldiği gazetecilere yaptığı açıklamada, DevletTiyatroları’nın bu yıl yaz sezonu yapmayacağını bildirdi.
        Geçtiğimiz iki yıl içinde 6 yeni şehirde Devlet Tiyatrosu kurmak üzere, 17 tane de sahne açtıklarını hatırlatan Bilgin, "Bu bizi yaz sezonundan çok daha fazla etkinlik yapmaya zorladı. Onun için bu yıl yaz sezonunu yapamadık. Onun yerine dediğim gibi 6 ilde, 3 tane daha yapılmak üzere olan sahneler var, onları yapıyoruz" dedi. İşin içine "maddi konuların" da girdiğine dikkat çeken Bilgin, "Her açtığımız tiyatro çok ciddi bir maddi külfet doğuruyor, oysa Maliye Bakanlığı bize ‘aynı para ile devam et’ diyor. Yine de vazgeçmiyoruz, 60 sahne hedefimize ulaşacağız" diye konuştu.

        Osmanlı Devleti Dönemi Ermeni İsyanları Ve Türk-Ermeni Toplumu İlişkilerine Etkileri (1) / Yard. Doç. Dr. Ergünöz Akçora

        Türk-Ermeni münasebetleri, Osmanlılardan önce Anadolu’ya gelen 1018 yılında Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in kardeşi Çağrı Bey’le başlamış, Tuğrul Bey’in amcazadesi Kutalmış Beyin döneminde devam ettiği görülmüştür. Türk göçmenlerini bu bölgeye yerleştirilmesi ile Türk-Ermeni ilişkilerinde yeni bir dönem başlamıştır.[1]
          Nihayet 26 Ağustos 1071’de Malazgirt savaşında Romanes Diogenes’in mağlup ve esir olması ile bütün doğu Anadolu bölgesi Selçuklular’ın eline geçmiş, Selçuklu Sultanı Alparslan, Bizans zulmünden kurtarmış olan Ermenileri himayesine almış ve Melikşah dönemiyle bu himaye daha da artmıştı.[2]
        Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde Ermeniler, çoğunlukla Doğu Anadolu ve kafkasya’da gruplar halinde dağınık bir vaziyette ve İran, Bizans, Gürcü, Selçuklu Devlet-leri ve değişik küçük devlet ve beyliklere bağlı olarak yaşamaya devam etmişlerdir. [3]
        Bu arada Orhan Bey, Ermenileri himayesine almış, Beyliğin başkenti Bursa’da bulunan Ermeni kilisesi ve patrikliğini resmen tanımıştır.[4]
        Fatih’in İstanbul’u fethiyle ise Ermenilerin talihlerinin değiştiği görülmüştür. Fatih’in dahili siyaseti ile hedefi; bütün vatandaşların din, dil, ırk ve mezhep farkı gözetmeksizin hepsinin sevgi ve teveccühünü  kazanmak olmuştur.[5]
          Siyasi yöndeki bu gelişmeler yanında dini yönden de bazı hareketler başlamıştır. Nitekim Fatih’in 1461 yılında Bursa’daki Ermeni Piskoposu Havakim’i İstanbul’a getirerek ona Ermeni Patriği ünvanı verdiği görülmüştür.
        Ermenilerin bulundukları bölgelerin Osmanlı topraklarına katılması ancak Yavuz Sultan Selim zamanında tamamlanmıştır.[6]
        Yine 1514 tarihinde Yavuz Sultan Selim Tebriz’den, 1534 tarihinde Kanuni Van ve havalisinden kuyumcu, sarraf, kalfa, mimar ve fikir adamı birçok Ermeniyi alarak İstanbul’a yerleştirmiştir[7]
        Ermenilerin memlekete bağlılıklarını fiilen gören ve kendilerine verilen işleri başarı ile bitirdiklerini müşahede eden hükümet adamları, bu sadık vatandaşlarını (tebaa-ı sadıka veya millet-i sadıka) adını vermişler ve onları sevmeye ve kayırmaya başlamışlardır. [8]
        Uzun zaman Osmanlı Devleti himayesinde huzurlu bir hayat dönemi geçiren Ermenilere XVII. yüzyılın başından itibaren Avrupalı Katolik, Protestan ve Ortodoks mezheplerine bağlı misyonerler, Ermeniler üzerinde yoğun bir propaganda faaliyet girişmişler ve Osmanlı Devletini içten yıkma çabalarını azınlıkları kışkırtmak suretiyle kullanmaya başlamışlardır.
          Bu meyanda Ermenilerin Osmanlı Devleti içinde ilk ayrılık hareketi 1828-1829 Osmanlı-Rus harbinde ortaya çıkmıştır.
          1839 Tanzimat Fermanından sonra da Avrupalı misyonerler okullara el atarak Ermenilere ayrılık tohumu atmaya çalışmışlardır. Bu arada Rusya’da Ermeni okullarındaki öğretmenlerin ihtilalci fikirler yayması da sağlanmıştır.[9]
          1856 Islahat Fermanından sonra Ermeniler adeta devlet içinde devlet yetkileri veren Nizamname-i Millet-i Ermeniyan 30 Mart 1863 tarihinde ilan edilmiştir.[10]
        İnanç olarak Ermeniler Gregorian, Katolik ve Protestan mezheplerine mensup idiler. Zaman zaman Gregorian, Katolik ve Protestan Ermeniler arasında anlaşmazlık-lara, rekabetlere ve mücadelelere rastlamak mümkündür.
        Bunlar kendi aralarında mücadele, etmelerine rağmen Türklerle, aralarında herhangi bir anlaşmazlığa rastlamak mümkün olmamıştır. Şüphesiz bu iyi münasebet-lerinden ve Tanzimat’la başlatılan imkanlarından dolayı Ermeniler, Osmanlı toplumunun en rahat ve müreffeh cemaati durumuna gelmişlerdir.[11]
        Osmanlı Ermenileri arasında  ilişkilerin kötüye gitmesi. 1860 tarihlerinden sonra daha hızlanmıştır. [12]
        Bu tarihlerde sosyal amaçlarla kurulmaya başlayan dermekler, sonradan kurulan ve dış teşvik ve yardımlarla Türk Ermenilerini devlete karşı ayaklandıran komitelerin ilk çekirdeklerini oluşturmuştur.
        Bu konuda ilk teşebbüs Adana bölgesinde 1860 yılında kurulan “Hayırsever Cemiyeti” ile olmuştur. Bunu “Fedakarlar Cemiyeti” takip etmiştir. Van bölgesinde kurulan “Araratlı”, merkezleri Muş’ta bulunan “Mektep Sevenler”, “Şarklı”, “Kilikya” gibi bazı cemiyetlerde kurulmuştur. Bunlar daha sonra birleşerek “Ermenilerin Muttehid Cemiyeti”, adını almıştır.
        Yine 1880 yılında Erzurum’da “Silahlılar Cemiyeti”, “Milliyetperver Kadınlar Cemiyeti”, “Ermenistan’a Doğru Cemiyeti”, 1872’de Van’da “İttihat ve Halas Cemiyeti”, 1882’de yöne Van’da “Karahaç Cemiyeti”, İstanbul’da “Ermeni Vatanperver  İttihadı ”, Erzurum’da “Müdafaa-ı Vatandaşlar Cemiyeti” kurulmuştur.
        Ancak bunlardan önemlisi bu çalışmalar sonucunda önce Hınçak Komitesi daha sonra da Taşnak isimli Komitelerin kurulmuş olması ve 1876-1878 Osmanlı-Rus Harbi sonrası Osmanlı Devletinin yenilmesi sonucu 3 Mart 1878 tarihinde imzalanan Ayaste-fanos antlaşmasının 16. Maddesinde Ermenilerle ilgili hüküm konulması olmuştur. [13]
        Şimdi bu noktada Ermeni Meselesi nedir ? Ne değildir ? buna cevap aramaya çalışalım.
        Ermeni Meselesi
        Ermeni meselesi, on dokuzuncu yüzyıl sonlarında Batı’lı devletlerin menfaatleri çerçevesinde (Rusya, İngiltere, Fransa ) tarafından ihdas edilen, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu topraklarında sözde bağımsız bir Ermeni Devleti kurdurmak ve Osmanlı Devletini parçalamaya yönelik bir hareket  şeklinde ifade edilebilir.
        Ermeni Meselesinin Ortaya çıkarılması 
        1877-1878 Türk-Rus Savaşı denilen savaş sonucunda Rus Orduları Ayastafanos’a kadar gelmişti. Osmanlı İmparatorluğu çok büyük bir yara almıış ve bir daha toparlanması zor bir durum arzetmeye başlamıştı. Savaşın böyle sona ermesi Hırıstiyan toplumları cesaretlendirmiş ve bu duruma çok memnun kalmışlardı. Romenler, bağımsızlıklarını ilan etmiş, Bulgarlar şekil bakımından Osmanlı Devletine bağlı Prenslik haline gelmişti.
        İşte bunların elde ettikleri bu durum Ermenileri de cesaretlendirmiş ve Osmanlı Devleti’nin zor durumundan faydalanarak Anadolu’nun doğusunda bağımsız bir Ermenistan kurma hayaline kapılmışlardı.[14]
        Böylece Ayestafonos Antlaşmasına 16. madde olarak Ermeni meselesi eklenmiştir. Ancak 16. madde onları tatmin etmemişti. Berlin Antlaşmasının 61. Maddesine yeniden koydurulmuştu. Ermeni Meselesi böylece hazırlanmış ve Şark meselesinin bir bölümü haline gelmiştir[15]
          Ermeniler, II. Meşrutiyet ve Balkan harbi sırasında da bazı ıslahat hareketleri ile karşılaşmış ancak I. Dünya savaşı buna engel olmuştur. Batılı devletler yine Ermeni toplumunu kullanmak istemişler bilhassa Ruslar ile gizli anlaşmalar ile  I. Dünya Savaşı sırasında Türk Ordusunu arkadan vurmaya kalkmışlardır.[16]
          Nitekim Yörede Türk milletinin savaştan yenik çıkması ve çekilirken bırakmış olduğu silahlar ile katliamlarına başlayan Ermeniler Erzurum, Karaurgan, Kağızman, Sarıkamış, Kars, Arpaçay, Ardahan, Çıldır, Göle vs. gibi Türk halkının yoğun olarak yaşadığı yerlerde bütün vahşetlerini sergilemişlerdir.
        1914-1915 yıllarında Ermenilerin Kayseri’de, Bitlis’te, Sivas’ta, Erzurum’da, kars’ta, Trabzon’da, Ankara’da, Adana’da, Urfa’da, İzmit ve Adapazarı’nda, Hüdavendigar (Bursa)’da, Van’da, Musa Dağı’nda, Diyarbakır ve Ma’muretü’l-Azizde vs. birçok olay çıkararak insan akıl ve mantığının alamıyacağı vahşetler sergilemişlerdir
        Bu isyanların bir ihanete dönüşmesi karşısında devlet, hem cephenin ve hem de cephe gerisinin emniyete alınarak bir takım tedbirler ile önlenmeye çalışılmıştı. Bunlardan ilki 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni komite merkezlerinin kapatılması konusunda valilik ve mutasarrıflıklara gönderilen emirnamelerdir.[17]
         Bir taraftan Osmanlı ordusunu, diğer taraftan sivil halkı emniyet altına almak maksadıyla Osmanlı Hükümeti nihayet son insani çare olarak savaş bölgelerindeki halkın “sevk ve iskanına” karar vermek zorunda kalmıştı.[18]
          Mondros Mütarekesi, Ermenistan kurulması ortamı için önemli bir adım idi. Yoğun bir propaganda ve siyasi faaliyet içinde bulunan Ermeniler, bir Ermenistan kurulması yolundaki isteklerinin müttefiklerine (İngiltere-Fransa) kabul göreceğini düşünmüşler. bu sebeple, Türkiye Ermenileri’ nin temsilcisi olduğu sıfatı ile Bogos Nubar Paşa, 30 Kasım 1918 tarihinde İtilaf Devletleri’ ne başvurarak, bağımsız bir Ermenistan’ ın kurulmasını ve bu bağımsızlığın İtilaf Devletleri ile Cemiyet- i Akvam’ ın himayesi altına konulmasını istemişti 
        Nihayet beklenen gün gelmiş ve 14 Eylül 1920 tarihinde Sevr Antlaşmasının tanıdığı haklara dayanarak Doğu’ da  bir Ermenistan Devletinin kurulduğu açıklanmıştı.[19]
        Ermeni İsyanlarının Sebepleri
        XIX. Yüzyılın ikinci yarısından sonra görülen Ermeni isyanları ilk bakışta Türk-Ermeni ilişkilerinin sonucu gibi  görünürse de dönemin kaynakları incelendiği zaman durumun tamamen farklı olduğu anlaşılmaktadır.
        Ermeni isyanlarının ortaya çıkışında ğelişmesinde etkili olan bir çok sebep vardır.[20] Bunlar ;
        1. Osmanlı Devlet Yönetiminindeki  Bozulmalar 
        Çeşitli sebepler ve uzun süren harp yılları ve bunların doğurduğu sürekli mağlubiyetler, maliyenin bozulması, ordunun bozulması, devleti idare edenlerin iyi yetişmemeleri, savaşlara katılmamaları, Divan teşkilatına bile başkanlık etmemeleri, rüşvet, iltimas ve eşkıyalık olayları vs. Ermeni toplumunu siyasal yönden harekete geçirmeleri ile her noktada mağdur olduklarını haykırmaya ve yönetim bozukluğunu bahane ile isyana zemin hazırlamaya çalışılmıştı.[21]
        2. Misyonerlerin Faaliyetleri :
        Osmanlı Devleti’ndeki “hıristiyanların hamiliği”  ve daha sonradan Fransa,
         İngiltere, Almanya, Rusya ve Amerika’ya tanınan imtiyazlar sayesinde misyonerler, XVIII. ve özellikle XIX. Yüzyıldan itibaren Anadolu’da teşkilatlanmaya başlamışlardır.
        İsyanların gerek fikri ve gerekse fiili olarak ortaya çıkmasında etkili olansebeplerdenbiri ve belkide en önemlisi olan misyonerler ve onların açtıkları “Misyoner okulları” olmuştur.[22]
        3. Komitelerin Faaliyetleri
        Osmanlı İmparatorluğu içinde Ermeni cemaatinin kurduğu ilk cemiyet 1860’da İstanbul’da faaliyete başlayan “Hayırsever Cemiyeti’dir”. Bir hayır cemiyeti olduğu halde üyeleri gizli isyan konularına da karıştıkları görülmüştür. 1870-80 yılları arasında Van’da “Araratlı”, Muş’ta “Okul sevenler” ve “Doğu”, Erzurum’da “Milliyetçi Kadınlar” adı altında yeni cemiyetler ortaya çıkar. Bunlar da hep dini veya sosyal amaçlarla kurulmuşlardır.[23]
        Bu arada ihtilalci cemiyetler de kurulmaktaydı. 1878’de Van’dan “Kara Haç”, 1881’de Erzurum’da “Anavatan müdafileri” cemiyetleri kuruldu. Bunların amaçları, Ermenileri silahlandırarak, onları Osmanlı yönetimine karşı ayaklandırmaktı. İhtilalci cemiyetler içinde, adeta siyasi bir parti hürriyeti ile ortaya çıkan ilk kuruluş “Armenekan” cemiyetidir.[24]
          1913-1914 yılları arasında Ermeni komitelerinin yoğun silahlanma faaliyet içinde oldukları görülmüştür
        Bu komitelerden en önemlileri hakkında bilgi verilmesi gerekirse:

         Hınçak Komitesi
        Hınçak Cemiyeti, 1877’ de Kafkasyalı Nazarbeg ile karısı Maro tarafından sosyal demokrat hüviyetinde İsviçre’ de kuruldu.[25]
        Hınçak komitesi, 1890’ da Türkiye’ de de teşkilatını kurarak faaliyete geçti. Merkez İstanbul’ da olup derhal faaliyete başladı. Teşkilat, diğer vilayetlerde de şubeler kurdu. İlk olarak İzmir, İstanbul ve Halep gibi yerlerde şubeler açıldı. Böylece Memleketin her tarafında kanlı isyanların bu komite tarafından başlatılmasına zemin hazırlandı.[26]

        Taşnaksutyun Komitesi          :
        Taşnaksutyun “ Ermeni ihtilal Cemiyetleri ittifakı “ demektir. 1890’ da Kafkasya’ da teşekkül etmiştir. Gayesi, isyan vasıtalarıyla Türkiye Ermenistan’ı için istiklal elde etmekti. Kurucusu Krısdopor Mikaelyandır.
        Bunu sağlamanın en önemli yolu; Türkiye’ye çeteler sokmak, Türkiye’deki Ermenileri silahlandırmak, köylülere silah kullanmasını öğretmek, çeteler kurmak, çete başları yetiştirmek, müdafaa örgütleri kurmak ve nihayet aşiretleri de taraflarına alarak isyan çıkarmaktı.
        Taşnak komitesi,de Türkiye’ de İstanbul, Trabzon ve Van şehirlerinde şubeler açarak örgütlenmeye başlamış ve aynı şekilde isyanları bizzat idare etmişlerdir.[27]
         
        4. Batı’lı Devletlerin  Faaliyetleri   :
        1914’te 1.700.000 km2’lik bir araziye sahip olan Osmanlı İmparatorluğu sadece ekonomik potansiyeli ile değil, ayrıca Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarını birbirine bağlayan kara ve deniz yollarına egemen olması

        sebebiyle dünyada eşi bulunmaz bir jeostratejik öneme sahipti. Bu yüzden, gerek Deli Petro ve gerek Napolyon, “İstanbul’a (Ortadoğu’ya) hakim olan, dünyaya hakim olur” demişlerdi. Gerçekten de Osmanlı İmkparatorluğu, coğrafi konumu itibarıyla Asya’yı Avrupa’ya bağlayan büyük karayolları ve kontrolü altında bulundurduğu İstanbul Boğazı-Marmara denizi ve Çanakkale Boğazı ile de Karadeniz ve Akdeniz’i birbirine açması, ayrıca Suriye üzerinden Süveyş Kanalını ve Irak üzerinden Hint yollarını tehdit etmesi dolayısıyla, özel stratejik bir önem taşımaktaydı. Bundan dolayıdır ki tarih boyunca Büyük güçlerin özel ilgilerini çekmiş, Şark Meselesinde de, onların çatışma konusunu teşkil etmişti.[28]
        Batılı devletlerin büyük gayretleriyle çeşitli imtiyazlar kazanmış olan Balkan milletlerinden bazıları, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonunda bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Ermenilerde böyle bir bağımsızlık hareketinin içine çekilmek istenmiş ve kendi menfeatleri için Ermenilir kullanılmak istenmiştir. Ermeniler, müslümanlara karşı kin ve nefretle doldurulmaya çalışılmıştı.[29] Bununla Batılı devletler kendi  menfeatlerini daha rahat kollamış olacaklardı.İşte bu devletlerin politikaları :
        Fransa’nın Politikası
          siyasetinin stratejik noktaları olarak kabul ettiği Suriye, İstanbul ve İzmir bölgelerini siyasi, iktisadi ve kültürel faaliyetlerinin merkezi haline getirmekte; ve bu bölgelerde, bir taraftan Katolik yanlısı Ermeniler üzerindeki faaliyetlerini yoğunlaştırırken, diğer taraftan da, Katolik misyonerlerle onların işlettikleri okul, kilise, hastane ve bakım evleri gibi kuruluşları kemiyet ve keyfiyet bakımından geliştirmekte idi.Böylece kendi menfeatleri doğrultusunda  hareket etmişlerdir.[30]
        Rusya’nın Politikası
        Vaktiyle bir Türk gölü olan Karadeniz’in bir Rus gölü haline getirilmesi ve boğazlar ve İstanbul’la birlikte Doğu Anadolu’nun Rus hakimiyetine girmesi için hem Ruslar, hem de onlarla birlikte batılı bazı devletler tarafından bir çok plan yapılmışsa da, bu emellerden bazıları, XVIII. Yüzyıl başlarından itibaren uygulanmaya konulmuştur. [31]
        Büyük Petro’ya atfedilen Doğu Anadolu’nun fethi projesiyle Ruslar, Kafkasya’daki ve Anadolu’daki Ermenilerle ilgilenmeye başlamışlardır. Bilhassa doğudan Anadoluya girmek için bu bölgedeki Ermenileri kullanmaya çalışmışlardır.[32]
        İngilterenin Politikası
         Ortadoğu’yla olan bağlantıları, Hindistan’ı işgal etmelerinin tabii bir sonucuydu. Hind sömürgelerine yönelik muhtemel saldırılara sed çekebilmek amacıyla Büyük Britanya hükümeti, Hind’e açılan bütün ulaşım yollarınıkara ya da deniz denetimi altında tutmayı, en önemli dış politika ilkelerinden biri olarak benimsemişti.[33]
        Rusların Ermenilerle meskun Doğu Anadolu’ yu ilhakları halinde, Hindistan sömürgelerinin çok ciddi tehlikelere maruz kalacağını bildiklerinden tedbirler almaya ve politikalarını değiştirmeye başladı.  Ermenilerle birlikte hareket edip savaş öncesi ve sırasında bir numaralı Ermeni hakları savunucusu olan Rusya, Berlin Kongresi’nden sonra birinci sırayı İngiltere’ye bıraktı.[34]
         Almanya’nın Politikası
        1870’den sonra Almanya, Avrupa’nın en kuvvetli ve en korkulu devletidir. Dünyada sömürgecilik siyasetine de bu tarihten sonra başlayan Almanya, Osmanlı İmparatorluğu’nu nüfuzuna kolaylıkla yerleştirebileceği bir ülke olarak görmüştür.
        Berlin Kongresi’nde Osmanlı devletini tutması ve o tarihte müttefiki olan Rusya’yı gücendirmesi, kendisinin bazı haklar elde etmeden imparatorluğun parçalanmaması içindir. Nitekim o tarihten itibaren Osmanlı Alman münasebetleri gittikçe yakınlaşacaktır.[35]
        A.B.D’nin Politikası
        Öncelikle Osmanlı Devletinin bu tarihlerde yıkılmasında ve parçalanmasında ekonomik ve siyasal çıkarları olmayan tek ülke gibi görülüyordu. Ancak bu durum fazla sürmedi. Bilhassa Anadoludan Amerikaya göç eden Ermeniler Osmanlı Devletinin aleyhine çalışmaya zemin bulmuş, ayrıca maddi konuda ve Ermeni örgütlerin bomba eğitimi yapmada da ön sırayı almıştır.
        Ayrıca Ermeniler katlediliyor propagandasına inandırılarak A.B.D’yi yanlarına çekmeyi de  başarmışlardır.
        Böylece kurdukları lobiler ile Osmanlı devletini karalamayı ve yalnız bırakmayı zaman zaman başarmışlardır.[36]
         Kilise Ve Papazların Etkisi   :
        Ermeni patrikhane ve kiliseleri, Ermenilerin her devirde bir cemaat olarak yaşamalarını sağlamıştır. Daima onlar için birleştirici ve toplayıcı rol oynamıştır. Ancak batılı devletlerin istiklal fikrini akıllarına koymalarından sonra Ermeni kiliseleri,  “ Ermeni Krallığı “ idealini yaşatan müesseseler olmuş böylece bu topluma yarar yerine zarar vermeye başlamışlardır.[37]
         İlk defa Mıgırdıç Rımyan isimli bir papaz, 1869 yılında Ermeni patrikliğine getirildikten sonra Şark vilayetlerinde çeşitli gazeteler çıkararak halkı isyana teşvik etmişlerdir. Patrikhane Ermeni milletini Osmanlı Devleti’ ne karşı ayaklandırmak için komiteler kurulmasına, okullarda Türk-İslam düşmanlığını körüklemeye, gazete ve dergilerle propagandaya, tiyatro, şiir ve diğer eserlerle isyan ve kan dökme düşüncesini yaymak için ellerinden geleni esirgememişlerdir.[38]



        [1] İbrahim Yılmazçelik,XIX. Yüzyılda Ermenilerin sosyal  ve İktisadi Durumları Hakkında Bazı Belgeler.Fırat Üniversitesi Dergisi( Sosyal Bilgiler) C.1 Elazığ,1987,s.239-241: Ali Sevim,Büyük Selçuklu Döneminde Selçuklu- Ermeni İlişkileri  ,” Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu” Ankara, 1985,s.67-70
        [2]  Geniş bilgi için bkz. Hakkı  Dursun Yıldız,X. Yüzyılda Türk-Ermeni Münasebetleri,” Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu” Ankara, 1985,s.29-50: Ali Sevim,a.g.m,s.71-73: Bahaeddin Yediyıldız, XIV-XIX. Asırlarda Gayrımüslimlerin Türk Toplumu içindeki Yeri, ,” Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu” Ankara, 1985,s.141-142: Gültekin Ural, Tarihin Işığında Ermeni Dosyası,İstanbul,1998,s.33,34: Halil Metin, Türkiyenin Siyasi Tarihinde Ermeniler ve Ermeni Olayları, İstanbul, 1997,s.31
        [3] Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası,Ankara,1983,s.10-28: Gültekin Ural, a.g.e,s.35,36 :Cemal Anadol, Ermeni Dosyası, İstanbul,1982,s.18 : Halil Metin, a.g.e,s.33-35
        [4] İbrahim Yılmazçelik, a.g.m s.242-243
        [5] Erdal İlter, Ermeni Kilisesi Ve Terör, Ankara,1996,s.25-36
        [6] Heyet, Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslarda ve Anadolu’da Ermeni Mezalimi, I.1906-1918, Başsakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara,1995,s.3,4
        [7] Bahaeddin Yediyıldız, a.g.m s.145-146 :Yavuz Ercan, Tarihi Belgelerin ışığında Ermeni İddiaları, “ Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu” Ankara,1985,s.210,211
        [8] Bahaeddin Yediyıldız, a.g.m s.146
        [9] Esat Uras,1877-1878 Osmanlı Rus Savaşına Kadar Ermenilerin Türkiyedeki Durumu, Ottoman Archives Yıldız CollectionThe Armenian question,C.2, İstanbul,1989,s.53-104
        [10] Gültekin Ural, a.g.e s.50-58 : Esat Uras, a.g.m s.59-69
        [11]  Ottoman Archives Yıldız CollectionThe Armenian question,İstanbul,1989,s.X-XVI
        [12] Ercüment Kuran, Ermeni Meselesinin milletlerarası Boyutu. ,” Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu” Ankara, 1985,s.19-21
        [13] HEM,K.11,D.3,No.87033; HEM.D.5/ 1K.109, No.67713/186; Genişş Bilgi İçin bkz. Kamuran Gürün, a.g.m s.54-72: : Halil Metin, a.g. e. s.36-57
        [14] Heyet, Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslarda ve Anadolu’da Ermeni Mezalimi, I.1906-1918, Başsakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü,s.18-24
        [15] Daha geniş bilgi için bkz. Necati Ökse, Ermeni Sorununun Doğuşu ve Tehcir Kanunun Uygulanması, “ Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu,Ankara,1985: Ergünöz Akçora, Şark Meselesi ve Van’da Ermeni İsyanlarına Batılı Devletlerin Etkileri, Fırat Üniversitesi Dergisi( Sosyal Bilimler) C.4.S.1,s.123
        [16] Kamuran Gürün, a.g.e, s. 193-211 : Ercüment Kuran, a.g.m .s.21-26: Genelkurmay Heyet,Belgelerle Ermeni Sorunu, Ankara, 1983,s.43-53
        [17] Gültekin Ural, a.g.e ,s.348-364
        [18] Ergünöz Akçora, Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları, İstanbul,1994, s.131-149: Kamuran Gürün, a.g.m, s. 211-228 : :Yavuz Ercan, a.g.m. s.217-223: Yuluğ Tekin Kurat ,Doğu Anadolu’da Ermeni Sorunu, : “ Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu, Ankara,1985,s.233: : Genelkurmay Heyet,Belgelerle Ermeni Sorunu,s.223230
        [19] Kamuran Gürün, a.g.m , s. 247-252 : Mehmet Saray, Türk Sovyet Münasebetleri ve Ermeni Meselesi, ” Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu” Ankara 1985, s. 129-131
        [20] Bayram Kodaman, Amerikalı Gazeteci gözüyle Ermeni Macerası, “ Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu,Ankara,1985,s.258,259
        [21] : Halil Metin, a.g.e . s.58-59
        [22]  Seçil Akgün, Kurtuluş Savaşı Başlangıcında Türk-Ermeni İlişkilerinde ABD’nin Rolü, , “ Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu,Ankara,1985,s.332 : Orhan Kılıç,XIX. Yüzyılda Harput’ta Misyoner Faaliyetleri, Fırat Üniversitesi Dergisi( Sosyal Bilgiler),c.3,S.1,1989, Elazığ,s.119-135 : Kamuran Gürün, a.g.m.  s.40-44 : Bilal Şimşir, Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine, ” Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu”Ankara,1985,s.92-104 : Gültekin Ural, a.g.m .s.69-81
        [23] Ergünöz Akçora, a.g.e,s.1-7: Gültekin Ural, a.g.e . s.94 : Sadi Koçaş,Tarih Boyunca Ermeniler ve Türk Ermeni İlişkileri,Ankara,1967,s.124
        [24] Ergünöz Akçora, a.g.e.,s.10-13, 129: : Halil Metin, a.g.e ,s.89-90 : Esat Uras,Ermeni Cemiyetleri, Ottoman Archives Yıldız CollectionThe Armenian question,C.3,s.17-26
        [25] Ergünöz Akçora, a.g.e.,s.16-18 : Bilal Şimşir, a.g.m s.88: : Halil Metin, a.g.e .,s.90-95
        [26] Hazinei Evrek Müdürlüğü(HEM),K.287, D.3,No.57443/ 55Kamuran Gürün, a.g.m. , s. 130-132 . Ercüment Kuran, Ermeni Meselesinin milletlerarası Boyutu. ,” Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu”s.20. Gültekin Ural, a.g.e s.95; : Esat Uras,Ermeni Cemiyetleri, Ottoman Archives Yıldız CollectionThe Armenian question,C.3,s.27-34-46
        [27] Ergünöz Akçora, a.g.e,s.19-22, Kamuran Gürün, a.g.m s. 140-142: Yuluğ Tekin Kurat , a.g.m s.228,232 : Gültekin Ural, a.g.e,s.96-100: : Halil Metin, a.g.e,s.96-97: Esat Uras Ermeni  Cemiyetleri, Ottoman Archives Yıldız CollectionThe Armenian question,C.3,s.35-45
        [28] İbrahim Yılmazçelik,1840-1850 Yıllarında Harput, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi,S.52 , İstanbul,1988,s.134-136
        [29] : Genelkurmay Heyet,Belgelerle Ermeni Sorunu,s.64-71
        [30] Ergünöz Akçora, Şark Meselesi ve Van’da Ermeni İsyanlarına Batılı Devletlerin Etkileri, Fırat Üniversitesi Dergisi( Sosyal Bilimler) C.4.S.1,,s.27-29: Ergünöz Akçora, Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları,s.87-92: Kamuran Gürün, a.g.m, s. 75  : Halil Metin, a.g.e,s.64,65
        [31] Bilal Şimşir, Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine, ” Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu”s.108: Bayram Kodaman, a.g.m s.262 : : Halil Metin, a.g.e.,s.60 : Ottoman Archives Yıldız CollectionThe Armenian question,s.XIX
        [32] Ergünöz Akçora, , a.g.e,s.61-79: İbrahim Yılmazçelik,XIX. Yüzyılda Ermenilerin sosyal  ve İktisadi Durumları Hakkında Bazı Belgeler.Fırat Üniversitesi Dergisi( Sosyal Bilgiler) C.1,s.252-254: Ergünöz Akçora, Şark Meselesi ve Van’da Ermeni İsyanlarına Batılı Devletlerin Etkileri, Fırat Üniversitesi Dergisi( Sosyal Bilimler) C.4.S.1, Elazığ, 1990,s.14-19: Yuluğ Tekin Kurat a.g.m,s.228,229: Abdulhalük Çay, Ermenilerin Bakü’de yaptığı 31 Mart 1918 Katliamı, “ Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu, Ankara,1985,s.244: Ottoman Archives Yıldız CollectionThe Armenian question,s.XIX: Heyet, Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslarda ve Anadolu’da Ermeni Mezalimi, I.1906-1918, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü,s.10-16: : Genelkurmay Heyet,Belgelerle Ermeni Sorunus.53-63
        [33] Kamuran Gürün, a.g.m, s. 72,73 : Bilal Şimşir, a.g.m s.110: Necati Ökse, Ermeni Sorununun Doğuşu ve Tehcir Kanunun Uygulanması, “ Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu,Ankara,1985,s.271: : Halil Metin, a.g.e. s.61-64
        [34] İbrahim Yılmazçelik,XIX. Yüzyılda Ermenilerin sosyal  ve İktisadi Durumları Hakkında Bazı Belgeler.Fırat Üniversitesi Dergisi( Sosyal Bilgiler) C.1,s.239-241: Ergünöz Akçora, Şark Meselesi ve Van’da Ermeni İsyanlarına Batılı Devletlerin Etkileri, Fırat Üniversitesi Dergisi( Sosyal Bilimler) C.4.S.1, Elazığ, 1990,s.19-24: Ergünöz Akçora, Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları,s.78-82: Heyet, Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslarda ve Anadolu’da Ermeni Mezalimi, I.1906-1918, Başsakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü,s.16-18s
        [35] : Halil Metin, a.g.e,s.65
        [36] Ergünöz Akçora, , a.g.m s.29-32: : Halil Metin, a.g.e,s.66-67
        [37] Geniş Bilgi İçin bkz,Abdurrahman Küçük,Ermeni Kilisesi Ve Ermeniler,Ankara,1997: Erdal İlter, Ermeni Kilisesi Ve Terör,s.74-76
        [38] Ergünöz Akçora, Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları,s.24-30: Kamuran Gürün, a.g.m, s.29-39