Böyle de Yaşanılabilir / Cemil Taşkıran

Reuters
Her şey ilk nefes alışla başladı sonra bugüne kadar yaşamaya kayıtsız kalmalı insan. Kendini her zaman alçak görmelidir. Gözü yükseklerde olmamalı ki hiçbir hedefi olmasın ve hayatta bir zorluk çekmesin. Sakın ola ki karşıt cinsini sevmemeli; çünkü o çirkin olduğunu biliyor ve çirkinlerin sevmeye hakkı yoktur. İnsan olarak toplum içinde alçak olarak yaşamalıdır ve hayvandan altta kalmalıdır. Her zaman aşağılık kompleksine başvurmalı ve yaşam çizgilerine belirli bir düzen verir. Öyle ki o kadar suskun kalmalıdır ki haklı olduğu esnada bile o cevap vermemelidir; çünkü konuşmaya ve üstün gelmeye çalışmamalı aksine o insan alçak seviyesindedir. Onun içindir ki yaşamı sadece karnını doyurmak olmalı, sanatsal ve edebi açıdan ruhunu doyurmak da ne demek?
            Herkes gibi o da kendisinin bu uzayda boşlukları dolduran gereksiz bir varlık olduğunu bilir; çünkü o sadece kendi varlığının farkındadır. Yolda yürürken köpekler bile ondan tiksinir, havlayarak onu korkuturlar. O ise bu kadar üzüntü içinde birkaç korkunun da gerekli olduğunu bilir. Dilenmeye muhtaçtır. Çalışmak onun için nedir ki hazır yerden para gelirken! Kedilerle birlikte yemeğini çöpten çıkarmalıdır bazen tırmık yese bile.
            Ve sonunda son gelecek bir gün. Tenha bir köşede aç, zayıf çektiği sıkıntılardan insana bile benzemeyen bir fiziksel görüntüsü olacaktır. Cesedi ise tiksinti verici bir şekilde etrafa koku yayacak ve köpekler bile onun ölüsünden tiksinecektir. En son cenazesine bile sahip çıkan olmayacak, olduğu yerde kargalara, haşerelere bedenini bir ziyafet olarak sunacaktır.
            İşte insan ya bu yolda yukardaki yaşamı benimseyecek ya da tersini…Bazen ufak çabalarımızla büyük işler başarabiliriz. Yaşamak bir asalak olmak ya da çeversindeki canlılara kayıtsız kalmak değildir. Aksine, yaşamak; “her zaman savaşmaktır ve de savaşmaktır!”