Osmanlı Devleti Dönemi Ermeni İsyanları Ve Türk-Ermeni Toplumu İlişkilerine Etkileri (2) / Yard. Doç. Dr. Ergünöz Akçora

Makalenin birinci kısmı için tıklayın

19. Yüzyıl sonu ve 20. Yüzyıl Başlarında Ermeni Komitelerinin Çıkarmış Oldukları İsyanlar ve Neticeleri
Yukarıda da belirlmiş olduğu gibi 19. yüzyılda “Şark Meselesi”ni kendi menfaatleri istikametinde halletmek isteyen emperyalist devletlerin tahrik, teşvik ve yardımları ile Ermeni isyanlarına hazırlık olmak üzere pek çok “Cemiyet” kurulmuştur.
Bu cemiyetler özellikle Rusya’dan büyük yardım görmüş, çoğu zaman bu ayaklanma ve katliamları kendileri yönetmişlerdir..
1882 tarihinden 1909 tarihine kadar geçen zaman zarfında adından bahsedilmeye değer 38 isyan çıkarmışlar, bu isyanlardan 30 kadarı 1895 ile 1909 yılları arasında gerçekleşmiştir Bunlar arasında;
Kumkapı Ayaklanması
Hınçak Komitesi Ermenilerin Erzurum’da çıkardakları olayların Batılı devletlerce dikkate alınması üzerine 15 Temmuz 1890 günü İstanbulda Kumkapı’da bir ayaklanma düzenledi. Bu ayaklanmaya komite başkanlarının yanında Osmanlı Mebusan meclisi üyeleri de katılmışlardır.[1]
I. Sasun İsyanı
1893 yılı içinde aşiretlerle silahlı çeteler arasında kanlı olayların başlaması üzerine hükümet bölgeye asker göndererek duruma hakim oldu. Damadyan yaralı olarak yakalanarak İstanbul’a gönderildi, fakat İstanbul’da serbest bırakıldı.
Sasun Ermenileri
 Damadyan’ın yakalanmasından sonra Hamparsum Boyacıyan başa geçti ve isyan hazırlıklarını devam ettirdi. Burada en önemli stratejileri Ermenileri bölge aşiretlerine saldırtmak ve ordunun müdahalesini temin ederek Ermeniler katlediliyor diye Avrupa’yı ayağa kaldırmaktı.[2]
Bu maksatla Boyacıyan çetesi 1894’te baskın faaliyetlerini artırdılar. Boyacıyan’ın propagandası özellikle Şirik, Semal, Gülgüzar, Herenk ve Taluri’de etkisini gösterdi. Bu yerlerden ve Muş, Kulp ve Silvan’dan 3000 kadar Ermeni ayaklandı. Olay yerine asker sevk edilerek isyan, 23 Ağustos 1894’te Boyacıyan’ın ele geçirilmesiyle son buldu.[3]
Bab-ı Ali Olayaları
Ermeniler Sasun olaylarını bahane ederek silah taşımı izini, il hudutlarının yeniden tesbiti ve Adana ve Halep illerinde saat yapılması ve bütün ermeni sürgün, hapıs ve kaçaklarının affı için bu gösteriyi 18 Eylül 1895 tarihinde yapmışlardır. Başta Patrik İzmirliyan sivil vatandaşların da ellerine silah vermek suretiyle 30 Eylül 1895 günü harekete geçmiş ve pek çok sivil ile askeri şehit etmişlerdir.[4]
Osmanlı Bankası  Baskını
Kumkapı gösterisinden  beklediklerini bulamayan Ermeni komiteleri Ortak bir kararla Osmanlı Bankası 14 Ağustos 1896 da işgal edilmeye çalışılmıştır.Alınan tedbirler ile II.Abdulhamit bunlara bu fırsatı vermemmiştir.Ancak batılı devletlerin araya girmeleri ile kurtulmuşlar, öldürülen pek çok sivil insanın hesabı maalesef sorulamamıştır.[5]
I.Van İsyanı
1895 Ekiminden itibaren Van’da münferit olaylar eksik olmuyor ve bu sebeple de herhangi bir olaya karşı daima tetikte bulunuyordu.
Saadettin Paşa isyanı müteakip yolladığı büyük raporunda bu hususları da belirterek o güne nasıl gelindiğini açık bir şekilde anatmıştır.
Bu rapora  göre özetle “ 3 Haziran Pazartesi gecesi, Van bağlarının Ermeni mahallesi arkasında devriye gezen müfrezeye Ermeni çetecileri ateş açarak Nizamiye Yüzbaşısı Recep Efendi ile bir askeri ağır şekilde yaralamışlardır[6].
 6 Haziran günü, İngiliz, Fransız, Rus ve İran Konsolosları Ermenilere gönderilerek silah bırakılması teklifi yapılmış, onlar kabul etmemişlerdir.
8 Haziran gecesi asilerle asker arasında ateş teatisi başlamıştır. Haziranın 9. günü ve kısmen 10. Günü devam etmiştir
Bu isyanda Van’ın içinde vuku bulan ölü ve yaralı yekünü 878’dir. Bunun 340’ı ölü, 260 yaralısı Müslümandır. Ermenilerden 219 ölü ve 59 yaralı vardır. Van isyanı bu şekilde 15-14 Haziran arasında devam etmiş olup, yukarıda yer yer ayrıntıları belirtilmiş olduğu üzere 418 Müslümanla 1715 Ermeni hayatlarını yitirmiş, 363 Müslümanla, 71 Ermeni de yaralanmıştır.[7]
Erzurum İsyanı
20 Haziran 1890 günü Erzurum’da bulunan Ermeni kilisesi ve Ermeni okullarında silah imal edildiği ve silah depolandığına dair alınan ihbarı değerlendiren güvenlik kuvvetleri, mahkemeden de arama izni almak suretiyle papazın ve okul müdürünün nezareti altında arama yaptı. Bu aramayı bahane eden Ermeniler, komitacıların tahkiki sonucu ertesi günü ayaklandılar. Durumu yatıştırmak üzere gelen zabıta üzerine ateş açıldı. Bir asker öldü, dört asker de yaralandı. Bunun üzerine Müslüman halk da ayaklanarak Ermenilere saldırdı. Çıkan çatışmalarda 8 Ermeni ve 2 Müslüman öldü. Ayrıca, 60 Ermeni
ve 45 Müslüman yaralandı.[8]
Zeytun Ayaklanması
Süleymanlı adıyla bilinen ve Kahramanmraş’ bağlı olan bu belde haçlı seferleri sonrası Ermenilerin yerleşmesi ile  isyanlara sahne olmuş ve nihayet 1895 isyanı ile seslerini duyurmuşlardır.4000 silahlı Ermeni isyancı hükümet konağı ve kışlayı basmışlar ve 50 subay, 600 eri esir etmiş sonra bunlarda öldürülmüştür.
Yine altı devletin konsolosları araya girmek suretiyle 28  Ocak 1895 te sükünet sağlanmıştır[9]
II. Sasun İsyanı
Osmanlı Hükümeti 1901 yılında Sasun’un idaresini düzene koymak için Taluri ve Şenik tepelerinde kışla yapmaya karar verilmiş ancak, Ermeniler bu projeye karşı çıkmışlardır. Atranik’in yönetimindeki çetelerle mücadele fiilen bu tarihte başlamış fakat asıl isyan 1903 yılının sonlarından itibaren bölgede her tarafa yayılmıştır. Nihayet 13 Nisan 1904’te asiler üzerine asker sevkedilebilmiş ve  asiler fazla tutunamamışlardır. Atranik ile çete savaşı Ağustos’a kadar sürmüştür Sonunda Atranik Kafkasya’ya kaçmak zorunda kalmıştır.[10]
“1904 Nisanında Ermeni isyanları, Sasun tepelerinden ve Muş Ovasından Van’a kadar yayılmıştır.[11]
            Adana Olayları
            Ermeniler için hayali Rupinyan Krallığını hüküm sürdüğü iddia ettikleri Kilikya’yı diriltmek, Ermenileri burada toplamak için  komite faaliyetlerini arttırmışlar  ve 27 Mart 1909 tarihinde Adana’da bazı olayları başlatmışlardır. Askerin zamanında müdahalesiyle Nisan sonlarında  isyan bastırıldı.[12]
II. Van Olayları
Seferberlik  ilan edilince, içeride hazırlıklarını tamamlayan komiteler, Kafkaslar’daki gönüllü alaylarıyla birlikte Rus ordusunun öncü kuvvetleri olarak hareket geçmişlerdir. Van ve Muş civarındaki komiteler, Rus ordusunun ilerlemesini kolaylaştırmak ve Osmanlı ordusunu gerilerden vurmak amacıyla faaliyette bulunmuşlardır.
  Van’ın işgalinden sonra Rusların da tahrikiyle Ermeni isyanları çevreye yayılmış; Ermeni çeteleri birçok yerde katliamlara girişmiş ve bazı köyleri kamilen yok etmişlerdir. Van şehri tamamen yakılıp yıkılmıştır.[13]
 Muş Olayları
Seferberlikle birlikte Doğu Anadolu’nun birçok yerinde başlayan Ermeni hareketleri, Muş ve çevresinde de Van’ın düşüşünden sonra yoğunlaşmış ve eşkıya grupları her tarafta birçok katliam yapmıştır.
Rus ordusunun bölgeye girmesiyle bir taraftan Taşnaksutyun çeteleri, diğer taraftan da Hınçak grupları “Ruslara bağlılıklarını ve kahramanlıklarını göstermek için askerleri savaşta olan Müslüman askerlerinin köy ve kasabalarındaki kadın, çocuk ve yaşlıların akla hayale gelmedik işkence ve katliamlar yapmışlardır[14]
Bitlis Olayları
1915 Ocak ayından itibaren bu faaliyetler yoğunlaştırılmış, böylece Hizam kazasına bağlı Sekür köyünde, Karsu, Ahkis, Beygeri, Arşin, Tasu köyledinde, Gevaş’ta alenen baş kaldıran Ermeni çeteleri bir çok Müslümanı katletmişlerdir. Jandarma tarafından takip edilen eşkıya grupları Muş’a yakın Çanlı ve Arak manastırlarına sığınmışlar, sıkıştırılan eşkıya tarafından bazı jandarmalar şehid edilmiş ve yine papazların yardımıyla gece kaçmayı başarmışlardır.[15]
Kars, Artvin ve Ardahan mezalimi
Ermeniler Mondros Mütarekesinden sonra Ruslardan kalan silahlar ile Doğu Anadolu’da tam bir katlima başlamışlar, 8 Nisan 1918 de kağızman’da 400 kişi sokaklarda, 29 Mayıs 1918 Mahmutlu ve diğer köylerde katliam, 24 Haziran 1918 tarihinde askerler pusuya düşürüymüş ve bir bölük şehit edilmiştir.Anlaşmanın yapılmasından sonra Kars ve çevresinde toplu katlimlar ortaya çıkarılmış, bu husustaki çalışmalar devam etmekte ve dünyanın gözleri önüne serilmek suretiyle katliama kimlerin uğradığı anlatılmaya çalışılmıştır[16]
Diyarbakır Olayları
Daha savaş başlar başlamaz komitelerin kurduğu çeteler ve ordudan kaçan veya kaçırılan Ermeniler, şehirde Müslümanları tahkir edecek hareketlere ve jandarma ve polisin işine engel olmaya başlamışlar hem Müslüman hem de kendilerine para ve iaşe vermeyen Ermenileri’de taciz etmeye, silah, cephane ve bomba tedarik etmeye başlamışlardır.
Yapılan istihbarat değerlendirilerek 12-14 Nisan 1915 tarihinde vilayet merkezinde altmışın üzerinde bomba, kutular içerisinde birçok dinamit kapsülü, kangal, kangal dinamit fitili, dinamit barutu, yüzlerce mavzer, manliher, şinayder ele geçirilmiştir. Silahların büyük bir kısmı kiliselerde, evlerin mahzenlerinde, tarlalarda ve mezarlarda bulunmuştur.[17]
Ma’müratü’l-Aziz (Elazığ) Olayları
Diğer vilayetlerde olduğu gibi Ma’müratü’l-Aziz vilayetin-deki Ermenilerde bir taraftan komitelerin, konsoloslukların, diğer taraftan da kiliselerin, hayır cemiyetlerinin hatta Ermeni okullarının tahrikleriyle seferberlikten çok önceleri faaliyete başlamışlar ve savaşın ilk aylarından itibaren yoğunlaştırmış-lardır. Bir çok yer bombalanmış, yakılmış ve Ruslar, İngilizler ve Fransızlar hesabına casusluklar yapılmıştır.
Yapılan aramalarda vilayet merkezinde 5000’den fazla silah, 300 civarında bomba, 40 kg bomba fitili, 200 paket dinamit ve 5000 adet dinamit misketi bulunmuştur.[18]
 2. Erzurum Olayları
Daha savaş başlamadan Ermenilerin Kafkasya’da ve doğu Anadolu’da sürdürdükleri Türklere yönelik faaliyetler, Erzurum’ da da yapılmış ve Taşnaksutyun Erzurum’da genel kurulunu yaparken bile çeteler ve gönüllü alayları kurulmuştur.
Trabzon-Van yolu üzerinde bulunduğu için hem karadan, hem de Tarbzon vasıtasıyla Batum, Köstence ve civar yerlerden Ruslar’ın ve İngilizler’in teşvikiyle Erzurum’a Ermeniler tarafından bol miktarda silah cephane ve propaganda malzemesi getirilmiştir.[19]
 Erzincan Olayları
Komitecilerin ve kilise papazlarının teşvikiyle Erzincan’daki Ermeniler yıllık yiyecek ve giyecekleriyle silahlarını kiliselere sakladıkları gibi Osmanlılar ve müttefikleri aleyhinde propagandalara da  başlamışlardır. Ermeniler 1915’te harekete geçmiş ve özellikle 1916 Temmuz’undan itibaren Erzincan Rusların eline geçmesiyle katliamları yoğunlaştırmışlardır.
 SONUÇ
Memleketin en zengin ve müreffeh varlıklı sınıfı olan Ermeniler yüksek bir hayat seviyesine ulaşmışlardı. Askere de almadığından saltanatın himayesi altında vergi vermekle günden güne çoğalmış ve zengin olmuşlardı.Ermenilere; tüccarlık, bankacılık, kuyumculuk, zanaatkarlık işleri, Türklere ise çiftçilik, hayvancılık, askerlik işleri bırakılmıştı. Anadolu’ da köy, kasaba ve şehirlerde yaşayan Ermenilerin durumları Müslümanlardan her yönüyle daha iyi olmuştu.
Ermeniler, Kültürel yönden de herhangi bir baskıya maruz kalmamışlardır. Kendi dillerini serbestçe konuştukları gibi Türk dili, adet ve geleneklerini de rahatlıkla benimsemişlerdir.Yine güzel sanatlarda hüner ve becerileriyle takdirleri kazanmışlardır.
Ermeni tüccarları, devlet memurları ve bankerlerden oluşan Ermeni büyüklerinin yardımıyla okullar, matbaalar, kütüphaneler açabilmişler aynı zamanda bir çok Ermeni gencini öğrenim yapmak, sanat öğrenmek için Avrupa üniversitelerine gönderebilmişlerdir
1830’ dan sonra Ermenilerin ticari hayattaki payları ve tesirleri oldukça artmıştır. Bunun yanında, Ermenilere Tanzimat’ tan sonra da yeni hak ve hürriyetler verilmiş, böylece en yüksek devlet memuriyetlerine kadar yükselebilmişlerdir.
  Ayrıca müslüman olmayanların inanç, ibadet, muhakeme ve eğitim-öğretim, hürriyetleriyle, can ve mal güvenliğide teminat altına alınmıştır.
Osmanlı devleti, kurulduğu günden beri topraklarında diğer azınlıklar gibi bir Ermeni azınlığı en iyi şekilde barındırmıştır.
  Tanzimat ve Islahat Fermanlarıyla, Ermeni Milleti Nizamnamesi’nin getirdiği yeni düzenlemelerden sonra da, yüksek devlet memurluklarına elçiliklere, mebusluklara, hatta nazırlık (bakanlık)’lara Ermeniler getirilmeye başlanmıştır. Böylece Ermeniler, donanma tercümanlıklarına, hariciye, maarif, nafia, dahiliye, adalet nezaretlerine, mutassarıflıklara, PTT. Hizmetlerine, hazine-i hassaya tayin edilerek, nazır, müsteşar, sefir, sefaret katibi, mutassarıf muavini, mebus, saray doktoru, kuyumcusu, vali muavini, baruthane memuru, hakim, müderris, muallim, avukat olmuşlardır.
Bütün bun imkanlara rağmen sekiz yüz yıla yakın bir süre Türk alemi içinde yaşayan, Türkün sahip olduğu bütün hak ve imtiyazlara sahip olan, Türk aleminde Türkten daha iyi şartlar içinde yaşayan Ermeniler, Türkün zayıfladığı bir dönemde Osmanlı Devletinin yıkılması için her türlü zararlı faaliyetlerin içine girebilmişlerdir.
 Nitekim bu azınlık 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra, yabancı devletler Osmanlı Ermenilerine resmen el atmışlar ve. ondan sonradır ki, Osmanlı ülkesinde ciddi Ermeni kıpırdanışları ve silahlı ayaklanmalar görülmeye başlamıştır.
Bu hareketleri ve ihanetleri karşısında tehcire(yer değişimi) tabii tutulan Ermeniler ne yazık ki kendilerini masum, Türkleri cani göstermek gayreti içerisine girmişler, hatta bu gayretler yurt dışındaki diplomatlarımız Ermeni örgüt mensupları tarafından öldürülmüşlerdir. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Avrupa ve Amerika’ da oluşturdukları Ermeni lobileri vasıtasıyla Türkiye ve Türkler aleyhinde sözde Ermeni soykırımı iddiaları ile Türkleri kınamaya matuf kararlar alınması hususunda yoğun kampanyalar oluşturmuşlardır.[20]
            Bu gün Türkiye Cumhuriyeti eski olayların suçlusunu arama yerine yapılan hataların bir daha yapılmaması için elinden gelen siyasi ve kültürel gayreti göstermektedir. Bütün arşivlerinin kapılarını ardına kadar açmasına rağmen bazı emperyalist güçler tarafından tarihi çıkarları doğrultusunda menfeatlerini kaybetmemek için Türkiyenin başına suni meseleleri çıkarmak suretiyle hareket ettiklerini bilmektedir.
 Son söz olarak bütün bu olaylardan iyi dersler alınması, yapılan hatalardan ders alınmadığı takdirde insanların daima mutsuz olacağı ve acılar çekeceği kaçınılmaz bir gerçektir.


[1] Kamuran Gürün, a.g.m, s. 142,143: Ercüment Kuran, a.g.m s.21: Gültekin Ural: a.g.e,s.209,210: Halil Metin, a.g.e,s.104-: Esat Uras,Ermeni Cemiyetleri, Ottoman Archives Yıldız CollectionThe Armenian question,C.3,s.151: Genelkurmay Heyet,Belgelerle Ermeni Sorunu,s.96
[2] Bilal Şimşir, a.g.m s.119-120: Ottoman Archives Yıldız CollectionThe Armenian question,C.1,s.XXIX: : Genelkurmay Heyet, a.g.e. s.103,104
[3] Kamuran Gürün, a.g.m, s. 147-149 : Ercüment Kuran, a.g.m .s.21: Gültekin Ural: a.g.e,s.215-224 : Esat Uras,Ermeni Cemiyetleri, Ottoman Archives Yıldız CollectionThe Armenian question,C.3,s.59-63
[4] Geniş bilgi için bkz. Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, s. 149-154 : Ercüment Kuran, a.g.m s.23: Gültekin Ural: a.g.e,s.224-230:  Halil Metin, a.g.e ,s.113-115 :Esat Uras, , a.g.m,s.65-72: : Genelkurmay Heyet,Belgelerle Ermeni Sorunu,s.105-106
[5] Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, s. 163-166 : Gültekin Ural: , a.g.e,s.239-247
[6] HEM..K.313.D.19;  HEM.K.313,D.69; Genelkurmay Heyet,Belgelerle Ermeni Sorunu,s.118-120
[7] Geniş Bilgi için bkz. Ergünöz Akçora, Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları,s.99-122 : Ercüment Kuran, a.g.m s.24 :  Esat Uras,Ermeni Cemiyetleri, Ottoman Archives Yıldız CollectionThe Armenian question,C.3,s.82-88
[8] Kamuran Gürün, a.g.m, s. 140-142: Gültekin Ural: a.g.m,s.130-132 : Halil Metin, a.g.e. s.103,137 : Genelkurmay Heyet,Belgelerle Ermeni Sorunu,s.94,112
[9] Gültekin Ural: a.g.e,s.250-258: : Halil Metin, a.g.e.,s.111 : Esat Uras,Ermeni Cemiyetleri, Ottoman Archives Yıldız CollectionThe Armenian question,C.3,s.75-81: Genelkurmay Heyet, , a.g.e,s.106-
[10] : Genelkurmay Heyet,Belgelerle Ermeni Sorunu,s.125-128
[11] Kamuran Gürün, a.g.m,s. 166: Gültekin Ural: a.g.e,s.247-250: Halil Metin, a.g.e,s.106,116-118,135 137 :Esat Uras,Ermeni Cemiyetleri, Ottoman Archives Yıldız CollectionThe Armenian question,C.3,s.48-49
[12] Kamuran Gürün, a.g.m s. 173-176 . Bilal Şimşir , a.g.m. s.119-120 : Gültekin Ural: , a.g.m .s.304308
[13] HEM. K.287, No.602/ 14; ATASE Arşivi, No.4/ 3671, Kls, 2818, D.59, F.2-54; ATASE Arşivi, No.4/ 3671, Kls, 2820, D.59, F.2-48- 56; ATASE Arşivi, No.4/ 3671, Kls, 2820, D.59, F.2-23,25,62,63,58,87;  geniş bilgi için bkz. Ergünöz Akçora, Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları,s.150-218: Gültekin Ural: , a.g.m s.262-287: Halil Metin, , a.g.m s.143-158:  Genelkurmay Heyet, , a.g.me, s.202-222
[14] : Genelkurmay Heyet,Belgelerle Ermeni Sorunu,s.114
[15] Gültekin Ural: , a.g.m s.289-303.: Genelkurmay Heyet,Belgelerle Ermeni Sorunu,s.115-118
[16] Gültekin Ural, , a.g.m s. 336-346: Halil Metin, , a.g.m s.159167
[17] Gültekin Ural: Tarihin Işığında Ermeni Dosyası,s.286-289 : Genelkurmay Heyet, , a.g.e,s.197
[18] Gültekin Ural: a.g.m ı,s.309-310 : : Halil Metin, , a.g.m s.139: : Genelkurmay Heyet,Belgelerle Ermeni Sorunu,s.196,197
[19] : Genelkurmay Heyet,Belgelerle Ermeni Sorunu,s.195,196
[20] HEM.K.108.D.3.No.141; HEM..K.5,No.16129/ 249;HEM.D.2’12),Mu-37,No.63