Feqiye Teyran

Bir biyografi vermek gerekirse, Miks (bugun ki Van'a bağlı Bahçesaray) şehrinde dünyaya gelen Kürt şair. Asıl ismi Mihemed, ya da Mir Mihemed'tir. şiirlerinde ise ''Mîr Mihê'' mahlasını kullanmıştır. Bu şairle ilgili biline noktlardan biri, ailesinin Kürt mirlerininde biri olduğudur. Doğum ve ölüm tarihi ile ilgili net bilgiler olmasa da elimizde EhmedêXxanî ve Elî Herîrî'den önce yaşamıştır. Ehmedê Xanî'nin şiirlerinde kendisiyle ilgili bölümler bu görüşümüzü daha da netleştirmektedir. Her ne kadar dili klasik divan şiirinin kalıpları içinde değerlendirilese de onu diğer Kürt divan şairlerinden ayıran önemli noktalardan biri, Kürtçeyi oldukça sade ve anlaşılır kullanmasıdır.
Kelime manası olarak kuşların hocası, üstadı manasına gelen bu kelime, evvel zaman Kürt şairlerinden, dengbejlerinden birininn mahlasıdır aynı zamanda... Yaşar Kemal'in Karıncanın Su İçtiği isimli romanın sekizinci bölümünde masalsı bir şekilde anllattıgı öyküden aktarabilecegim kadarıyla; "Feqiye Teyran aslında bir Kürt emirinin oğludur. Nufuz sahibi olmayı, emirlik yapmayı bir kenara iterek hayatını efsanevi bir kuşu görmeye adamıştır.. Yıllarca Mezopotamya'da ayak basmadık yer bırakmaz.. Ziyaret etmediği köy, kuşu bulmak için sorulmadık denbej bırakmaz yörede.. Herkes bu anka kuşu hakkında bildiklerini söyler; birçok insan bu kuşu bulmak adına yola çıkmış, harap olmuş, kayıplara karışmıştır. Herkes en iyi dileklerini Feqiye sunarak azık verir, giyit verir, yatacak yer verir, ardından iyi dilek ederler.
Feqi yıllarca bu kuşu bulmak adına gezinir, görülmedik kuş bırakmaz Mezopotamya'da. Günlerden bir gün mavi bir kuş görür, her yer maviye kesilir. Sonra apak bir kuş daha görür, bu kuş başının etrafında üç kez dolaşır, halka çizer, gözden kaybolur. Işıl ışıl parlayan, gözleri kör eden kuşları bulur, heybesine alır. Bu kuşlar Feqiyi kör etmezler, Feqi nin içini ışıkla doldururlar... Mutluluk olur taşar Feqi nin yüreği... İnsanüstü sabrı sayesinde kuşların akına vakıf olur.. Onları anlar, hisseder ve arkadaş olur kuşlarla... Sonunda anka kuşunun sesini duyar... Öyle bir sestir ki, taş kesilir Feqi... Yüreği dolar... Hayatında böyle ses duymamıştır... Ancak güneş doğarken duyulabilen kuşun sesini duymaya vakıf olur...
Bu ermişlik mertebesi sonrasında dengbej olur, kaval ve saz aranır... Bağdat'da aradıgını bulur... Gösterişsiz bir kaval kendisine layık bulunur... Bu sıralarda ünü tüm Mezopotamya'da duyulmuştur... Her gittiği yerde dengbej Feqiye Teyran diye bilinir... Kaval ile anka kuşunun sesinin etkisiyle dolan yüreği duyulmamış besteler çalar... Dinleyenler put kesilir, kımıldayamaz adeta büyülenirler...
Yıllar sonra babasının konağına döner Feqiye Teyran... Mezopotaya'da adını duyan herkes kendisini dinlemeye gelir. Yıllarca Feqiye Teyran'ın stranları söylenir, çalınır bu yörede... Bu sırada kendisi hırka giymiş, kemale ermiş, sakal uzatmış, nurlanmıştır...
Ve sonunda ölüm vakti gelmiştir Feqiye Teyran için de... Yeryuzunde ne kadar kuş varsa toplanır Feqiye Teyran ölmeden önce... Sonunda kimsenin bakamadığı, ışıldamaktan bembeyaz kesmiş bir kuş Feqi'nin yanına gelir... Üç kez başının etrafında döner ve halka yapar... Feqi Teyran sonunda hakkın rahmetine kavuşur..
Derler ki; "Şu kürre-i arzda kuşların diline vakıf olmuş bir Hz. Süleyman vardır bir de Faqiye Teyran... "

Dîlber
Ey Dîlbera gerden zerî,
Way nazika dêm qemerî,
Qamet ji mûma fenerî,
Wêran ezim, malim xirab.

Ey Dîlbera gerden letîf,
Way nazika qamet elîf,
Qamet ji reyhana xefîf,
Wêran ezim, malim xirab.

Ey Dîlbera gerden zuzac,
Way nazika mislî zuzac,
Qamet ji reyhana qirac,
Wêran ezim, malim xirab.

Not: Bu yazı Facebook Kürt Edebiyatı sayfasından alınmıştır. Sayfa yetkililerine teşekkür ederiz.