Her Şeyden Ziyade Önce Kendini Sev / Cemil Taşkıran

            İnsanlar toplumlar arasında bulunduğu müddetçe sosyal bir konumda olur. Buna muhtaçtır. Tabi ki insan odaklı düşüncelerin ikinci planda kaldığı ve egositik dürtülerin üst seviyede yaklaştığı bir zamanda insanoğlunun taş devrindeki ilk süreci olan hayvani yaşam tarzı araya girmektedir. Bununla da kişiler insanları sevmeye yeltenmez ve de sevmeyi bilmeyince kendisini sevemez olur. Çünkü sevme paylaşılan ve yansıtılma zorunluluğu olan bir olaydır.
            Kendimizde olup keşfedemediğimiz manevi duygularımızı ortaya çıkarmak ve de hayattaki temel yaşam araçları haline döndürmek zorundayız. Bizler basit bir durumun kendi aleyhimize işlediği süreçlerde aniden yıkılmamalıyız. Aksine, bu durumları nasıl en az olumsuz hallerden kurtarmalıyız düşüncesine dalmayı gaye edinmeliyiz. İnsanoğlu yaratılırken bir et yığını olarak yaratılmamıştır. Kendisine dünyanın en güçlü olan düşünme ve bununla düşünceyi faaliyete geçiren somut bir durumu yansıtan uzuvlar verilmiştir. Bu farklılıklar insanları hayvanlardan ayıran bariz ayrıntılar ve bizler bunları kullandığımız müddetçe ya Eşref-i Mahluk ya da hayvndan aşağı bir statüye sahip oluruz.
            İnsanlar bulunduğu toplumlarda kendi vicdani sorumluluğu olan işlevleri en azından kendi çevresine yansıtmalı ve de yapıcı olmaya çalışmalıdır. Bir ünlü kahraman, bir ünlü tarihçi, bir bilinen insan olmayabiliriz lakin çevremizdeki insanlara yaptıklarımız fedakar hareketler belki de bizi en zengin insandan daha mutlu kılabilir.
            Sosyal vazifelerden sonra bir insan olarak -sen ya da ben- kendimizi de sevmeye çalışmak zorundayız.Belki aşık oluruz karşımızdaki bizi sevmez ve belki de toplumdan dışlanmış oluruzi hiç kimse bizi tanımak istemez, nefrety edebilir ya da küçük düşürebilir. Ama bilmediğimiz bir şey var: Biz öncelikle kendimizi sevmeye çalışmalıyız. Çünkü sevgi ancak bireysel mücadeleler neticesinde ve de kendi hislerimizle aramızda paylaştığımız benlik duygusudur. Bir çıkarımız varsa sevgide aksine bir durum ortaya çıktığında kendimizi yıpratmaya çalışırız. İşte sevmek istediğimiz zaman önce nasıl sevilir onu bilmek zorundayız.
            Mutlu olmak için uzun masraflar yapmaya gerek yoktur. Çevremizde ve belki de en yakınımızdadır da sadece keşfetmek kalır bize. Bir çocuğun mutlu gülümseyişi, bir bebeğin annesine sarılışı, bir kuşun gitmesi veya bir kadının güzel gözlerine karşılıksız bakmak bütün hazlara bedeldir.
            Şu fani dünyada mutlu olmayı ve de hayatı güzel akislerle süslemeyi, yaşamak için sevmeyi, bir kez bile olsa gülmeyi bilmek zorundayız. Sözlerimi Yunus Emre'nin şu dizeleriyle bitirdikten sonra yarınlara güzel sevgi tohumları yeşertmek dileğiyle.
Cemil Taşkıran