Seri Katiller / Ebru Doman

Seri katil miyim ?
Bu ay apopüler dergi için Sadomazoşizm kelimesini ve benim sadomazoşizm hakkında duyduklarımı açıklamak istiyorum. Her insanın kendine özgü hazları vardır. İnsan kendini tatmin etmek için bunları yapar ve çok hoşlanır. Tekrar yapar ve tekrar yapar. Diğer insanlar da bunu hoş karşılar “bırak seviyorsa yapsın denir” kimi temizlik yapar, kimi alkol alır, kimi siyasetle uğraşır, kimisi de feministtir. Peki siz, kendinizi hiç bir sadist gibi hissettiniz mi? Benim arada sırada olmuştur. Geçen gün bir dergide Amerika'da yapılan araştırma yazısı okumuştum. Ve yazının sonunda seri katil psikolojisini çözmek için yapılmış olduğu çok dikkatimi çekti. Ben testi bitirdikten sonra aslında benim de bir seri katil olduğum ortaya çıktı. Yoksa ben seri katil miyim? Kendi kendime bu terimi yok mu ediyorum, kabul mu ediyorum? bilemiyorum.
            Sadomazoşizm kelimesinin bence tam olarak bir anlamı yok. Bu kelimeyi de inatla reddediyorum; ama içimde cebelleşen inatçı psikoloji bırakmıyor. Sadistleri biraz incelediğimde yaptıkları çok dikkatimi çekti ve adamların tipi de filmlerdeki gibi hiç korkunç değil aksine çok da sevimli ve zarar gelmeyecek bir insan gibi görünseler de içlerinde taşıdıkları katilleri yalnızca onlar tanıyor.
            "Seni derinden etkileyen ve çok şaşırtan üzerinde etkisi hala geçmeyen sadomazioşist kim?" diye soracak olusanız… Albert Fish olmuştur. Albert'in aslında normal yaşantısında renkli kişiliği ve kavgacı bir yönü varmış ama içinde insanlara karşı düşmanlığı da beni çok üzmüştür. Aynı zamanda Albert’in hep karamsar ve üzgün bir yönü varmış. Ümitsiz Al, çocuklarından onu kanayıncaya kadar çivili bir kürekle dövmelerini istemiş. İsa olduğunu ve Tanrı'nın ona erkek çocukları hadım etmesini emrettiğini düşünüyormuş.Ve Albert aynen ona söyleneni yaptı ve bundan zevk aldı. Ne tuhaf değil mi?...
Cehennemden gelen bu pis yaşlı adam, her iki cinsiyetten çocukları taciz etmeyi ve onları öldürmeyi alışkanlık haline getirmiş. Kurbanlarının ailesine gönderdiği, onu yemenin ne kadar keyifli olduğundan söz ettiği mektuptan sonra tutuklanmış. 1936'da Sing Sing de ölüm cezasına çarptırılmış."Elektrikli sandalyede ölecek olmam ne kadar da heyecanlı.demiş. Aynı Al gibi çok masum görünen zavallı insanlar da gördüm.Hepsinin biraz mizaçlı yönlü vardı. İnsanı şasırtan, elini dizine vurduran, gözlerini merakla açtıran sadistler, insanın tüylerini diken diken ediyor.
Sadomazoşistler kendilerini rollerine o kadar iyi hazırlamışlar ki nerede, nasıl, ne zaman, ne yapacaklarının planlı bir şekilde hazırladıktan sonra uygulamaya başlamışlar. Bu akıl oyununu nasıl kurduklarını ancak sinemada görebilirim galiba. Baskıcı bir toplumda ya da tarihte böyle adamlarla karşılamak çok mümkün.
Kendi çocuklarına çok iyi anne ve baba olan bu insanlar topluma karşı hep vurdumduymaz ve sorumsuz yaklaşmışlar. Hep en tehlikeli önyargıları bu kişiye nasıl yaparım demişler, en büyük kötülüklerden zevk almışlar. İnsanları hep suçlamış ve intikam almak istemişler. Hep bir düşünce karmaşası altında boğulup kalmışlar. Belki ya da siyasi bir karışıklık içinde olduklarından mı ya da başka bir şeyden mi? Diye düşünmeden edemiyor insan…
EBRU ÇİÇEĞİ