Dünden Bugüne Bosna-Hersek / Yard. Doç. Dr. Ergünöz Akçora

Yrd. Doç. Dr. Ergünöz Akçora* 
 Bosna-Hersek tarihçesine geçmeden yakın zamanda çöken Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyetindeki gelişimleri bir bütün olarak incelemekte  fayda vardır.
Düne kadar Yugoslavya Balkan yarımadasının en kalabalık ve yüzölçümü bakımından en büyük ülkesi durumunda idi. 29.11.1945 yılında kurulmuş temelinde güney Slavlarına dayanan çok milliyetli bir toplum yapısına sahipti. Federal bir devlet olarak 6 cumhuriyetten oluşmuştu. Yugoslavya Federal Cumhuriyetinde; nüfus büyüklüğüne göre Kosava ve Vojvodina özerk bölgelerinin de bağlı olduğu Sirbistan, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Makedonya, Slovenya ve Karadağ bulunmakta idi.
Eski Yugoslavya'nın Başkenti Belgrad olup l990 yılına göre nüfusu 24.milyon, yüzölçümü isi 255.804 kilometre karedir. Resmi dili Sırpçadır. Milli geliri 3000 dolar civarındadır. Bu karışık durumunu ülkenin etnik çeşitliliğine dayamak mümkündür. Belirgin özelliklere sahip Macarlar, Türkler, çingeneler, Rumlar ve Romenler'in de bulunduğu  25 etnik grup tespit edilmiştir. [1]
Bu etnik gruplar hakkında bilgi vermek gerekirse : 
Slavlar : 6. ve 7. yüzyıllarda kitle halinde kuzey Asya ve Avrupa'nın kuzeydoğu kesimlerinden göç ederek Balkanlar'a yerleşmişlerdir. Toplam nüfusun %75'ini teşkil ederler. Bulgar, Sırp, Hırvat, Sloven ve Makedon olmak üzere beş ayrı alt etnik grup Slav olarak değerlendirilmektedir.
Sırplar; ilk sırayı alarak nüfusun % 37 sini teşkel ederler. Sırbistan, Bosna ve Hersek'in Kuzey, Kuzey-batı ve diğer cumhuriyetlerin bazı kesimlerinde bulunurlar ve çoğunluk Ortadoks mezhebinde ve kril alfabesi kullanırlar.
Hırvatlar; % 20 lik bir nüfusla ikinci sırayı teşkil ederler.Ülkenin kuzey kesiminde Istria yarımadasından Drava,Tuna ve Sava ırmakları arasındaki kısımlarda , Dinar Alplerinin güneydoğusunda, Bosna'nın orta kesimlerinde  ve Dalmaçya kıyılarında otururlar Ağırlıklı olarak Katolik mezhebindendirler. Latin alfabesi kullanırlar.
Makedonlar; % 6 nüfusu olan Makedonlar arasında sırplar gibi Ortodoks mezhebinden etnik grup olduğu gibi, büyük çoğunluğu Müslüman Arnavutlar teşkil eder. Kril alfabesini kullanırlar. 
Türkler: MS 300 - 375 yıllarında kavimler Kapısından geçen Türk kavimleri Karadeniz'in kuzeyinden geçerek Balkanlar'a yerleşmişlerdir. l200 yıllarına kadar hırıstiyanlığı kabül ederek pek çoğu Slavlaşmışlar, Ancak 10. yüzyılda topluca İslamiyeti kabül eden ikinci kuşak Türkler, Hazar Denizinin güneyinden geçerek Anadolu'ya ve oradan Balkanlar'da gittikleri yerde ‹slamiyeti yaymaya çalışmışlardır. Bilhassa Osmanlı Devletinin kuruluşundan sonra Türkler Süleyman Paşa komutasında l353 yılında Rumeli ve Balkanlar'a geçerek, l363'te Edirne, l364'te Sırp Sındığı, l389 I.Kosava, l396 Niğbolu ve l448 II. Kosava, l526 Mohaç zaferleri ile haçlı ordularını mahvederek Balkanlara Türk egemenliğini ve İslamiyeti yerleştirmeyi başarmışlardır.
Karadağlılar ; % 3 nüfusu olan Karadağlılar Sırplar ile ortak özellikler taşırlar.
Rumlar : çeşitli ırklar ile kaynaşmasına rağmen kendilerini eski Helen ve Bizans imparatorluğunun varisi kabül ederler, Ortodoks mezhebinin önderliğini yapmışlardır. 
Boşnaklar ; Bosna-Hersek mıntıkasında otururlar. Nüfusun % 9 unu teşkil etmişlerdir. Yerli Slavların karışımıyla ortaya çıkmakla birlikte Osmanlılar döneminde ‹slamiyeti topluca benimsemişlerdir.
Arnavutlar; Nüfusun % 8 ini teşkil ederler. Sirbistan, Kosava, Karadağ ve Makedonya yörelerinde otururlar, Çoğunlukla ‹slamiyeti benim-semişlerdir.
Ayrıca %17 sini de diğer etnik gruplar teşkil eder. Bu değişik etnik yapı kendisini hem dini inanış hem de dilde göstermiştir. Nitekim, Sırp,.Hırvat, Sloven ve Makedon dilleri resmi diller sayılır. Dini yönden ise % 60'ını Ortodoks Hıristiyanlar, %23'ünü Katolik Hıristiyanlar,% 13'ünü Müslümanlar, %4'ünü de diğerleri teşkil ederler. [2] 
DEVLET YAPISI:
 Federal bir sosyalist cumhuriyet olan Yugoslavya'nın devlet yapısı l974 anayasası ile belirlenmiştir. Özelliği Batı tipi parlementer demokrasî ile Sovyetler Birliği sosyalist yapı geleneği arasında orta yolu bulmaya çalışan bir delegesyon sistemine dayanmasıdır. Bu anayası ile bazı bölgelere özerklikte verilmiştir. Nitekim bunlar arasında Kosava(halkının çoğu Türk ve Arnavut), Voyvodina (Vojvodina)'yı (Bir Sırp bölgesi), Sancak ve Karadağ'ı  göstermek mümkündür.  
Devlet başkanlığı makamı kolektif bir başkanlık sistemine dayanır.  Buna göre her cumhuriyet ve özerk bölgenin, beş yıllık bir dönem için seçtiği birer temsilci ile Yugoslavya koministleri birliğinin başkanından oluşur.  Bu organ her yıl kendi içinden bir başkan ve bir başkan yardımcısı seçer. [3] 
Ancak bu durum l990-l991 " Başkanlık Krizi " ile değişmiş Yugoslav birliği ilk defa Hırvatistan, Slovenya ve  daha sonra diğer cumhuriyetler ile buhranlı döneme girilmiş ve birlik çözülmeye başlamıştır.
TARİHİ GELİŞİMİ
Eski Yugoslavya toprakları M.Ö. 7000 yıllarınıa kadar inmektedir. M.Ö.3500 yıllarında ise Rusya bozkırlarından gelen Hint-Avrupai diller konuşan yarı göçebe kavimler göçetmişlerdir. Bunlar arasında; ‹lliryalılar, Daçyalılar,Makedonlar ve Trakları görmek mümkündür. M.Ö. 3.yüzyıldan itibaren Roma hakimiyeti görülmeye başlamıştır. Ancak Balkanlar'a bu yüzyıllarda Gotların  bunu takiben Hunlar, Bulgarlar ve Avarların akınları takip etmiştir. Bu durum Batı Roma ‹mparatorluğunun yıkılmasına kadar sürmüştür. Daha sonra Bizans hakimiyetinin başladığı anlaşılmaktadır. Barbar akınlarının bölgede ortaya koyduğu karışıklık Karpatların kuzeyinden gelen Slavların bölgeye yayılmaları ile daha da artmıştır.
Slovenya : Bölgenin ilk slav kabilelerindendir Bölgedeki Avar egemenliğinden kurtulduktan sonra Samo(627-658) idaresinde bir kırallık kurmuşlar,.ancak 748 yıllarından itibaren Frankların yönetimine girmişler-dir. Bu dönemde hıristiyanlık özellikle yayılmıştır.[4] 
 Bu gün  20.251 kilometre karelik yüzölçümü ile  Yugoslavyanın % 8 ini, 2.2 milyon nüfusu ile % 9 unu meydana getirir. Ayrıca Slovenlerin % 90 'nı Sloven, % 2.2 sini Sırplar, %7.8 'ini Macar, ‹talyan ve diğerleri oluşturmuktadır.[5] 
 l990 baharında yapılan ilk serbest seçimlerde başarılı olunmuş ve federasyondan yana olan slovenya 25 Haziran l99l de bağımsızlığını ilân etmiştir. Aynı yıl federal orduya asker yollama işini durdurmuştur. Bunun üzerine federal ordu ile çarpışmalır başlamış ve pek çok kişinin ölümü üzerine Slovenya 3 ay süreyle bağımsızlığını askıya almak zorunda kalmıştır. Ancak 23 Aralık l99l de yapılan oylama sonucu Federal Anayasa iptal edilmiş ve Slovenya Anayasası oy  çokluğu ile kabül edilmişti. [6]
Hırvatistan; 803 yıllarında Slovenler gibi Frank hakimiyetin tanımışlardır. Bunlar da kısa sürede hıristiyanlığı benimsemişler,924 yıllarında Zupon öncülüğünde başlattıkları isyân sonucu bir Hırvat krallığı kurmuşlardır. Ancak  l090 yıllarında Macar hakimiyetin tanımak zorunda kalmışlardır..[7]
Yugoslavya bünyesinde iken yüzölçümü bakımından ikinci sırayı almış ve 56.538 kilometre karelik bir alana sahip olup nüfusu 4.9 milyon civarında olduğu belirtilmektedir. Yaşıyanların % 74'ü Hırvat, %11.5'i Sırp ve % 14.5'i diğer etnik gurupları teşkil eder.
Hırvatlar, ikinci Dünya Savaşı yıllarında 300.000 sırp'ı katlettikleri gibi bölgedeki sırplar'ın Sırbistan ile birleşmek istemelerine karşı çıkmışlardır. Hırvatlar' 22 Aralık 1990'da parlementolarında ayrılma kararı alabilmişlerdir.19 Mayıs l99l'de ise yaptıkları bağımsızlık referandumunda Yugoslavya'dan ayrılmayı desteklemişler ancak 25 Haziran l99l tarihinde bağımsızlıklarını ilân edebilmişlerdir. Sirbistan bunu kabül etmemiş böylece iç çatışmalar başlamış ve. Hırvatistan içinde özerk bir bölge ilân etmişlerdir. [8] 
 Voyvodina:  Özek bir Sırp bölgesidir. Arnavutluk ile Sırbistan arasında yer almıştır.  l9l8 de Sırbistan'a bağlanmış, l974 anayasası ile özerk olmuş, iç çarpışmalara katılmamaya özen göstermiş ancak bağımsızlık isteğinde bulunmamıştır Nüfusu 3 milyon olup, yüzölçümü 32.488 kilometre karedir. .
Kosava : % 90 müslüman ve Arnavutlar teşkil eder. Nüfusu 2 milyon olup yüzölçümü 10.350 Kilometre karedir. Tarihi Sırp kırallığının merkezini yapması sebebiyle Sırpların devamlı ilgisini çekmiş, ilk fırsatta burayı da topraklarına katama çabaları içine girmiştir.  Kosava bölgesi Ekonomik yönden oldukça fakir bir bölgedir.  Halkının çoğu müslüman Arnavutlar'dır. l974 anayasası ile özerk olmuştur.  l990 yılına kadar bütün avantajlar ellerinden alınmış ve bu yıllarda başlatılan isyân kanlı bir şekilde bastırılmıştır.
Sancak: Yeni Pazar olarak bilinen bölgede Türkler'in ve Boşnaklar'ın çoğunlukta olduğu, l974 te özerkliğini kazandığı, l990 yılında bağımsızlık akınları içinde, l99l referandumu ile sırplardan ayrılıp bağımsızlığını elde etmeye çalışmıştır.  [9]
Karadağ : Sırpların çoğunlukta olduğu bir bölgedir. Nüfusu 900.000 yüzölçümü 13.812 kilometre karedir. Almanya ve Avusturya'ya yakınlığı dolayısıyla etkilerinde çok kalmışlardır. Ancak l9l8 yıllarında Sırplar'ın etki ve kontrölüne girmişlerdir. Bölgede l945 yılında Tito tarafından ayrı bir cumhuriyet olarak kurulabilmiştir. Slav grubu olmalarına rağmen Sırp milliyetçiliğine daima karşı çıkmışlardır.
 Makedonya: Nüfusu 2.1 milyon, yüzölçümü ise, 24.713 kilometre karedir. Toprakları Yugoslavya, Bulgaristan ve Yunanistan tarafından taksim edilmiştir. Makedonya tabiri ilk defa l878 Berlin Antlaşmasında kullanılmıştır. Yunanistan ve Slavlar tarafından bu bölge, Makedonyalılar'ın kendilerinden oldukları iddiasıyla devamlı tam anlamıyla bir çatışma alanı haline getirilmeye çalışılmıştır.
 ‹kinci Dünya Savaşından sonra l945'te Tito'nun ve Kominist partisinin isteği üzerine Yugoslavya'nın bünyesinde ayrı bir cumhuriyet olarak kurulmuştur. Diğer bölgeler gibi çok karışık bir etnik yapıya (Arnavut, Türk, Ulah, Sırp ve Çingeneler vs.).sahiptir. Nüfusu l98l sayımlarına göre 2.000.000 , l99l sayımlarına göre ise 2.300.000 civarında olduğu sanılmaktadır. Bölge l982 yılından itibaren milliyetçilik akımından etkilenmeye başlamıştır. 
Bağımsızlığını ilan için 8 Eylül l99l de referanduma gitmiştir. Bazı etnik gurupların bunu boykot etmesine rağmen "Makedonya Cumhuriyeti", Yugoslavya'dan ayrılmaması şartıyle bağımsızlığını kabül edilmiştir. Bütün kötü gelişmelere rağmen Makedonya  topraklarında hiç bir çatışma olmadan federal birlikten ayrılmayı başarmış ve l5 Ocak l992 de AT'nin Slovenya ve Hırvatistan'ı resmen tanımasından sonra, başka bir isim kullanmak şartı ile AT ülkeleri ve diğer ülkeler tarafından bağımsızlığı tanınmıştır. Daha sonra Bulgaristan ve 6 fiubat l992' de de Türkiye, Makedonya'yı tanıdıklarını ilân etmişlerdir.[10]
Sırbistan ; Nüfusu 6 milyon ,yüzölçümü ise , 45.522 kilometre karedir. Ülkede hakim nüfusun sırplar olmasına rağmen hepsi Sırbistan bölgesinde yaşamadıkları ve diğer cumhuriyetlerde de dağınık halde 2.5 milyon Sırp'ın bulunduğu görülmektedir. 
BOSNA-HERSEK
Sırp ve Hırvat çekişmesinin ortasında kalmış bir bölgedir.  Doğusunda ve güneydoğusunda Sırbistan ile Karadağ, kuzeyinde ve batısında Hırvatistan yer alır. Adriyatik denizinde sadece 20 km lik bir kıyısı  vardır. Hiç bir limanı yoktur. Topraklarının yarısı ekilmekle birlikte en verimli toprakları kuzey kesimindedir. 4.5 milyon nüfusun  çoğunluğu boşnaklar , ikinci sırada Sırplar üçüncü sırayı da Hırvatlar  almışlardır.[11] 
Bosna 10 Y.Yıldan başlamak üzere Hırvatistan kralığına bağlı olmakla beraber erken tarihi konusunda bilgi edinilemektedir.‹lk zamanlar Bizans hakimiyetinde kaldı. ll80 yıllarında bir devlet oluşturuldu ise de Macar baskısı sonunda hakimiyetin kaybetti .l204 yıllarında Hırvat kökenlilerin, daha sonra da Bosnalıların bağımsızlık için mücadeleleri görülür.[12]
1360 yıllarında prensliğe getirilen Tvartko l371 yılında bağımsız Bosna-Sırbistan krallığını kurdu. Fakat Sırbistan'dan 1391 yılında ayrıldılar.
Fatih Sultan Mehmet bu toprakları Osmanlı topraklarına katıncaya yani l463 yılna kadarayrı yaşadılar. l464 yılında . Bosna krallığı'nın son direnen merkezi olan Yajce'i fethettikten sonra 36.000 Bagomil( Hıristiyan) ‹slamiyeti hiç bir zor olmadan kabül ettiler..Müslümanlığın gelişi ile birlikte siyasî çekişmeler yeni bir boyut kazandı. Siyasî hegomanya için etkili bir silah olarak kullanılmaya başlandı.
l389 yıllarından sonra da çoğu müslümanlığı kabül eden Bosna-Hersek'te yaşıyan Slav kökenli Müslümanlar çoğalmaya başladılar.ve müslüman Bosnalılar, Osmanlılar tarafından "Boşnak" olarak adlandılar. Bu arada Anadolu'dan gelen dervişler ile "Nakşiben ilik" "Rıfailik" ve "Mevlevilik" gibi tarikatlarda Boşnaklar arasında büyük ilgi gördü ve kısa zamanda yayılmaya devam etti  Böylece eski kültürleri ile Osmanlı-‹slam kültürünü karıştırmaya ve kendilerine ait bir yapıya bürünmeye başladılar..
fiüphesiz Bosnalılar gönülü olarak islamiyeti seçmeye başladıktan sonra. Hersek'te büyük kitleler halinde  islamiyeti kabül edilmeye başlandı. Bütün bu gelişmeler 15.yüzyılın sonlarından 16. yüzyılın başlarına kadar devam  etti  Böylece nüfusun % 60'ı müslüman oldu.[13]
Bu durum daha sonra sosyal yapıya ve Osmanlı devleti çindeki yerlerine de etki etti. pek çok devlet adamı üst kademelerde görev almamlarına sebep oldu..Nitekim bunardan ; Damat ‹brahim Paşa, Cezar Ahmet Paşa, Hersekzade Ahmet Paşa ve Koca Mustafa Paşayı örnek vermek mümkündür. [14] 
Bosna-Hersek'in l463 yılında alınmasından sonra Osmanlı hakimiyeti kesin olarak sağlandı. Böylece bölgede ‹slamiyet hızla yayılmaya başladı  Bilhassa Bosna Osmanlı'nın en güçlü dayanağı durumuna geldi. Bu durum Macaristan'ı da tehlikeye düşürdü Bir müddet sonra da Hersek Osmanlı hakimiyetini kabül etti..[15] 
 Balkanlarda başlıyan fetih hareketleri ile birlikte çeşitli bölgelerde başlıyan göç ve nüfus hareketleri çeşitli etnik yapıyı ortaya çıkardı. Çok sayıda Türk'te bu zamanlarda Balkanlara yerleşmeye başladı..Aynı dönemlerde Venedik'in baskısı ve denizlerde, bilhassa Preveze zaferi ile elde edilen başarılar Avrupa devletlerinin denizden de müdahalelerini imkânsız hale getirdi. Bu durumda Avrupa'daki siyasal güçlerin aralarında çıkan sorunlar Osmanlı devletinin Avrupa içlerine yayılma ortamını hazırladı. Nitekim l521 yılında Belgrad'ın alınışı Avrupa fütühatına yol açan mühim bir amil oldu ve 29 Ağustos 1526 yılında Kanuni Sultan Süleyma'ın Mohaç'ta kazandığı zafer buradaki hakimiyetlerini kuvvetlendirmeye yetti.
 Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1520-1566) bölge tamamen fethedildi. Eyalet sütatüsünde düzenlendi ve 6 sancaktan oluştu. 17.Yüzyıl başlarında eyalet merkezi Travnik'e taşınınca Bosna merkez, Hersek, ‹zvornik, Kılıs, Zaçasna, Kırka  ve Pakraç birer sancak oldular.
Fakat bu durum uzun sürmedi I. Viyana kuşatması(l529) nın başarısızlıkla sonuçlanması, bilhassa 1590 yıllarında Habsburg Haneda'nının girişimleri ile Tuna boyunca Osmanlı ordularına karşı yeni bir cephe açılmasını ortaya koydu.[16]
Bilhassa 1683 II. Viyana bozgunu ise bu güç dengesini tamamen Osmanlı aleyhine çevirdi. Avrupa devletlerinin haçlı zihniyeti ile kurmuş oldukları " Kutsal ‹ttifak"  ve  l699 yılında imzalanan Karlofça antlaşması ile Türkler Balkanlar'dan atılmaya ilk defa toprak kaybına uğramaya  başladı
Bu durum 1865 te yeniden düzenlemeye gidildi ise de 1875 yılına kadar korundu. ancak bu tarihten sonra Hersek olarak anılmaya başlandı. Hersek önce mutasarrıflık daha sonra da iki sancaklı küçük bir vilâyet oldu.[17] 
Nüfus durumuna bakıldığında ise; 1875 yıllarında  Bosna ve Hersek'te 1.051.000 nüfus olduğu, ayrıca l895 yıllarında 1.59l.000, l9l0 yıllarında da 1.898.044 olduğu görülür.
l9.yüzyıl sonlarına kadar birbirlerinden hoşnut olarak yaşamalarına rağmen mültezimlerin (Vergi Toplayıcı) aşar toplamadaki haksız ve suistimalleri ahaliyi galeyana getirdi. Hersek'in hırıstiyan halkı davalarını kazanmak için bazı teşebbüslere girdiler ve aldıkları batı desteği ile 24 Temmuz l875 te isyâna başladılar. Isyânı bastırmak pek kolay olmadı. Isyâncılar sahalarını genişlettiler. Müslümanlar her tarafta öldürülmeye başlandı. Bunun üzerine Müslümanlar da silahlanarak kendilerini müdafaa durumuna geçince isyân mahalli durumdan çıkıp bir din ve mezhep çatışmasına dönüştü.  Batılı devletler durumun düzeltilmesi için bir nota verdiler ve Osmanlı devleti bunu kabül ederek barışı sağlamak istedi ise de Bosna-Hersek asîleri durumu yeniden karıştırıp tekrar silaha sarıldılar [18]
l877 Osmanlı Rus savaşına kadar isyânlar ile karışıklıklar devam etti. Sırplar ve Karadağlılar Hersek Isyânını da tahrik ettiler. Daha sonra l877-l878 Osmanlı-Rus harbini başlattılar. Savaş sonucu imzalanan Ayestefonos Antlaşması Rusya'nın güçlenmesini sağlarken tam bağımsızlık kazanan  Sirbistan'ın da yeni topraklar kazanmasını sağladı. Ayrıca Karadağ bağımsızlığı tanınırken Bosna-Hersek'te Avusturya yönetimine bırakıldı.[19]  
l908 yılında Makedonya'ya sınırlı bir özerklik verilmesinde anlaştılar..Bosna bulanımı l908 ylında II. Meşrutiyetin ilanından sonra da devam etti.Nihayet  Avusturya-Macaristan İmparatorluğu devleti Bosna-Hersek'i ilhak etmeye karar verdi. Rusya'yı da yanına aldıktan sonra 7 Ekim l908 yılında bunu gerçekleştirdi.  Bu durumu Almanya ve Fransa da tanımak zorunda kaldı.Ancak Osmanlı devleti bu oldubittiyi kabül etmedi. Böylece  çatışmalar yeniden başlayınca Avusturya bundan istifade ile Bosna-Hersek'i ilhak etti. Bu seferde Sirbistan kabül etmedi
Balkan savaşı sırasında Avrupa devletleri Sırbistan, Hırvatistan , Yunanistan ve Bulgaristan gibi Balkan gruplarına bağımsızlık veya toprak kazanmaları için  yardıma devam ettiler  
Savaş boyunca Sırp milliyetçiliği gelişti. Bosna-Hersek 26 Ekim l9l8 de Sırp, Hırvat ve Sloven (SHS) krallığının bir parçası olarak Sırbistan ile birleştirildi. Böylece 1 Aralık 1918 de çok sayıdaki etnik ve dinsel topluluğun birleşmesi gerçekleşti..Kurulan bu krallık 1921 de tahta çıkan I.Alexandır'ın 1928 yılında iki hırvat milletvekilinin öldürülmesi dolayısıyla başlıyan gerginliği önlemek için Ocak l929 da parlementoyu dağıtıp anayasayı yürürlükten kaldırdığını görmekteyiz. Bu tarihlte Yugoslavya hükümeti Bosna Hersek topraklarını yeni bir idari teşkilata tabi tuttu ise de bu karışıklıklar II. Dünya savaşına kadar devam etti.[20]
İkinci Dünya savaşı sırasında başlıyan Alman saldırısına karşı direniş örgütleri kuruldu. "Partizanlar" adıyla Tito'nun başkanlığında verdikleri mücadelede 1944 yılında başarıya ulaştı..[21]  Farklı etnik yapıdaki toplumlar bir araya gelerek l946 yılında "Yugoslavya Sosyalist Fedaratif Halk Cumhuriyeti' "ni kurdular.
l946 yılından sonra da Yugoslavya'nın altı halk cumhuriyetinden birisi (Sırp, Hırvat, Sloven, Bosna-Hersek, Makedonya ve Karadağ(Montengro)  oldu.  l948 yılana kadar  Tito Stalinci bir siyasal yapıyı, l948 yılından sonra da " Öz Yönetim" adıyla sadece Yugoslavya'ya münhasır bir yönetim biçimi uygulamaya başladı. Bu cumhuriyette nüfusun çoğunluğunu oluşturan müslümanlardolayısıyla l971 yılında Tito "İslamlaşmış Slavlar" olarak anılmalarına müsade etti. Ayrıca l974  Anayasasında "Müslüman Millet" olarak tarif ve tescil edildiler.   [22] 
SON GELİŞMELER
Pek çok millet ve azınlıktan oluşan Yugoslavya etnik ve dini yönden çok çeşitlilik arzeden bir ülkedir. Bu durum Tito'nun ölümünden sonra siyasî iktikrarsızlığın artması ve ekonomik bozukluk bu milletler topluluğunun bağlarını zayıflatmış ve dağılma durumuna getirmiştir. Buna  1981 yılında Kosava'da ki Arnavutların isyânı ile 1987 yıllarında başlıyan Sırp ayaklanması ve Doğu Blok ülkelerinde meydana gelen gelişmelerde milliyetçi akımların gelişmesi dağılmaya büyük hız kazandırmıştır[23]
-----