Ve bu sırada Süveyş Kanalı iki kıtayı birleştirmek üzeredir.
Başarılı bir şarap tüccarı olan Casimir, altın renkli bir sonbahar günü Paris’te dolaşırken,Şark ürünleri satan loş bir galeriye girer. Nargile, sarık ve hançerlerin arasında
bir minyatüre rastlar: Fildişi renkli, bir gözü sarı bir gözü mavi, büyüleyici bir kadın tasviridir bu…
O gece elindeki minyatürle uykuya dalan Casimir, rüyasında kendini kubbeler ve minarelerle dolu gizemli bir şehirde kaybolmuş görür. Ardından tutkusunun esiri bir
kişi olarak ailesini, ülkesini, her şeyini terk ederek denizler ve çöller aşar, kendini
rüyasının şehri İstanbul’da bulur.
Acaba Casimir aradığı bu kadınla karşılaşacak mıdır?
Bu gizemli öykü Croutier’nin akıcı üslubuyla ve Ayşen Anadol Türkçesiyle sunuluyor.
YANKILAR
Şehrazat’ın anlattığı masalların sadece biri yasaktı. Yasaklanan bu masal
doğulu bir kadın ile Batılı bir erkek arasındaki erotik bir tutkuyu anlatıyordu…
Alev Aksoy Croutier işte tam da bunu başarıyor. Gözyaşı Sarayı
adlı eserde, âşıkların içine düştüğü çözümsüz durum bizi de içine çekiyor.
Bunu sofistike bir hikâye ustasına has bir yetenekle başaran Alev Croutier,
kullandığı sinematografik imgelerle, çiçekleri koklamamızı, şarapları
tatmamızı ve rengârenk minyatürleri ve nefes kesici günbatımlarını
görmemizi sağlıyor.
FATIMA MERNISSI
Bir Türk bahçesindeki musiki gibi yumuşak ve şiirsel.
Büyüleyici bir aşk masalı…
ISABEL ALLENDE
Yazar, 1860’ların İstanbul’unda rüyalardan, büyüden ve yasak aşktan
beslenen bir hikaye örmüş. Hikayesinin mekanı olarak sırlarla dolu bu
binlerce yıllık şehri seçen Croutier, bu sayede günlük ağacının buhuru
kadar zengin ve çağrışımlarla dolu bir dil kullanarak aşkın dile gelmez
kurallarını keşfediyor. Kitabın her bir bölümü bir mücevher gibi ışıldıyor.
-WASHINGTON POST
Balzac’ın Altın Gözlü Kız’ı kadar tutumlu ve simetrik bir yaklaşımla
kaleme alınmış olan bu kaçınılmaz aşk hikayesi, okuru hem bildik hem
de şaşırtıcı bir yolculuğa çıkarıyor. Yazar, Fransız gezi edebiyatının ve
İran masallarının geleneklerini takip etmekle birlikte, hikayenin her bir
dönemecine taptaze ayrıntılar eklemeyi de başarıyor. Yazarın zengin
ve ölçülü üslubu bu rakip geleneklerden besleniyor. Tek bir sözcük bile
gereksiz değil.
-LOS ANGELES TIMES
Zarif, sade, lirik bir üslup ve özenle işlenmiş, büyülü bir güce sahip,
rüyayı andıran bir hikaye. Croutier’nin ilk romanı bu özellikleriyle
Oprah’nın okuma listesine girmeyi hak ediyor. -Historical Reviews
Croutier’nin kumaş gibi dokunmuş metni gerçekten göz kamaştırıcı.
Okurda başka bir çağa, daha güçlü aşklara ve benzeri akıldışı isteklere
yönelik bir özlem hissi yaratıyor.
-LOS ANGELES SUNDAY TIMES
Usta bir yazardan mükemmel bir hikaye. Croutier dili ve dilin farklı
katmanlarını öyle bir işliyor ki, insanı başka bir dünyaya, başka bir çağa
götüren bu romanın rüyalara özgü semavi niteliği iyice ön plana çıkıyor…
Croutier, hikayesinde okuyucunun doldurması gereken bazı boşluklar
bırakarak, hem teknolojinin damgasını vurduğu çağımıza yakışır
derecede etkileşimli olmayı başaran, hem de aşkın ve şiirin her şeye
yettiği bir başka çağa kulak veren bir eser yaratmış.
-AMAZON COM
Gözyaşı Sarayı, hem kusursuz bir damıtılmışlığı hem de yoğun bir dramatikliği
barındıran bir eser. Bu tıpkı bir narı açıp, içinde panoramik bir
tarih yolculuğunu, iki ayrı kültürün bütünleşmesini ve amansız bir tutkuyu
bulmak gibi bir şey…
-Noelle Oxenhandler, EROS OF PARENTHOOD
Gözyaşı Sarayı’nda Alev Croutier, Doğu’nun geçen yüzyıldaki renkli ve
duygusal ortamı ile düşlerini süsleyen kadını arayan, ama gerçekle yüzleşince
darmadağın olan bir erkeğin son derece etkileyici ve duygu yüklü
öyküsünü bir araya getiren bir goblen işlemiş.
Katherine Newille,THE EIGHT
ALEV AKSOY CROUTIER
Gözyaşı Sarayı
Türkçesi: Ayşen Anadol