Müstesna Deliler Albümü / Zeki Bulduk

Zeki Bulduk, “Müstesna Deliler Albümü” adlı kitabında tanıdığı, bildiği delileri yazmış.
Çok çok güzel yazmış. Bir halk şiiri kadar güzel.

Mesela Deli Döne’yi anlatmış Zeki Bulduk, ‘Deliler ölünce çocukluğumuz biter.’ altbaşlığıyla : “…Hani yara kabuklarıyla oynamayı seven çocuklar vardır. Yaranın kabuğu iyice soyulduktan sonra oynayacak birşey kalmaz. Yaranın yeri pırıl pırıl ortaya çıkar. Ondan sonra çocuk tutar o parlayan yeri kaşımaya başlar ve yarası kanar. Deli Döne’den bahsetmek de tıpkı yara kabuğu çoktan kopmuş bir yara yerini kaşımak kadar acıtıcı. Her ne kadar ilk kaşıntının verdiği bir tatlılık olsa da sonrası acıdır işte. Sanki çocuk gözümün önünde bir kendini bilmez şehrimin delisiyle alay ediyor gibi, sanki zebellah gibi bir adam tekme tokat onu dövüyor gibi. O ise çaresiz, insanlardan medet umarken, insanlar ona gülüyorlarmış gibi. Deli Döne: Adından da belli, mesleği delilik. İnsanların akıllarına inat, aklını evinin bir köşesine saklamış ve yerini unutmuş bir deli. Deli Döne: Sabahları oğlunun ekmeğini önüne koyacak kadar aklından fazlasını itlere atmış bir ademkızı….”

Bir başka deli: “…Tuncay gülmeyi unutanlar için Allahın bir lütfudur. Tuncay, kahır damının bacası yoktur diyen Arapların sözünü hem hatırlatan hem de dürüp büküp Kılıçözü Çayı’na atan adamdır. Tuncay denildi mi içimden ulu kayalar kopup garipliğe, dertlerin denizine, Neşet Ertaş bozlaklarına yuvarlanır…”

Diğeri, Çita:”…Bildiğim şu ki Harun sazını dizine koyup çalmaya başladığında yüzündeki gülümseme gidip, aklı başında bir adam gibi dertli, dertli dinlerdi Çita….Şehrimin her dem 33 yaşındaki çirlek gözlü delisine bir maymun adı vermekle başları göğe erdi. Dedim ya, insanlar benzetmelere kurban götürüyorlar insanlıklarını…”

Kitap delilere kalpten yazılmış öykülerle dolu.
Fatih Altınöz