Basın Özgürlüğü / Esra Savga

Bilgi düşünce ve kanıların kitle iletişim araçlarıyla kitlelere ulaştırılmasına kitle iletişimi denir. Radyo, televizyon, gazete, dergi, sinema filmleri, plak, ses, görüntü bantları ve bilgisayar bazı kitle iletişim araçlarındandır. Bu araçlar bir haberin geniş kitlelere ulaşmasını sağlar. İnsanların yalnızca kendi sorunlarıyla değil gün geçtikçe dünyada meydana gelen sorunlarla da ilgilenmesi kitle iletişim kavramını daha da çok geliştirmiştir. Kitle iletişimin en önemli araçlarından biri de basındır. Matbaanın bulunmasıyla birlikte kitle iletişim araçlarından olan gazete, dergi ve kitaplarla duygu, düşünce ve tutumlar açıklanmaya başlanmıştır. Bu şekilde basın özgürlüğü kavramı ortaya çıkmıştır. Peki basın özgürlüğü kavramı nedir? Basının serbestçe ve herhangi bir kurala bağlı olmadan kamuya basın yoluyla haber aktarmasıdır. Bu şekilde düşünce ve tutumlar özgürce yayılma ve ifade edilmeye başlanmıştır. John Milton’un da belirttiği gibi: ”Kötü ve yanlış fikirlerin yok edilmesi ve gerçeğin bulunmasına da hizmet eder.” Eşitlikçi bir düzenin kurulması ve yaşaması ancak farklılıkların barış içinde bir arada bulunacağı bir ortamda mümkündür. Bu şekilde herkes için yararlı görüşlerin toplum önünde tartışılması en doğrunun bulunmasına ve düşünce çeşitliliğine yol açar. Basın özgürlüğü yalnızca duygu, düşünce ve tutumların serbestçe açıklanması değildir. Aynı zamanda bu özgürlüğün kullanılması için basın kuruluşlarının serbestçe kurulup işletilmesi de gerekir. Çünkü bu kuruluşların kurulmasına getirilen bir kısıtlama aynı zamanda düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne de getirilmiş olur. Demokratik bir ülkenin olmazsa olmazlarından biridir basın özgürlüğü. Ancak bu özgürlük sınırsız değildir. Basın özgürlüğünün bazı hakları ve sınırları vardır. Haber, düşünce ve bilgilere ulaşma hakkı; haber, düşünce ve bilgileri yorumlama ve eleştirme hakkı; haber, düşünce ve bilgileri basabilme ve dağıtabilme hakkı ve bir de yaratma hakkı basın özgürlüğüyle ilgili sahip olunan haklardandır. Basın özgürlüğünün bir de sınırları vardır. Başkalarının şöhret ve haklarının kullanılması alt başlığında basın yoluyla onur ve saygınlığa yönelik saldırılar, basın özgürlüğünün sınırı olarak kişinin adı ve resmi, basın özgürlüğünün sınırı olarak kişinin özel hayatı; devletin ve toplumun korunması ve ahlakın korunması ve müstehcenlik konularında basına sınırlamalar getirilmiştir. Bu konular basında ele alınırken, bu suçları işleyen kişilerin adı açıklanmamalı aynı zamanda resimleri açık bir şekilde verilmemelidir. Verilen bu haberler insanları bu suçları işlemeye itecek şekilde yazılmamalı, bu suçları işleyen kişileri de küçük düşürecek şekilde kişilik haklarına da müdahale edilmemelidir. Tüm bu sınırlamalar basın özgürlüğünü kısıtlamamıştır. Aksine basın özgürlüğünün hiç kimseye zarar vermeden bu hakkın daha güzel bir şekilde kullanılmasını sağlamaya yöneliktir. Türkiye’de basın özgürlüğü kavramına bakacak olursak 1727 yılında İbrahim Müteferrika Matbaasında 1729 yılında basılan ilk kitap olan Van Kulu Lugatı ile başlar. Tazminatın ilanına kadar 434 kitap basılır. İlk Türkçe gazete ise 1828’de yayınlanan Vaka-i Mısriyye’dir. Daha sonra 1831 yılında Takvim-i Vakayi, 1840 yılında yarı resmi gazete olan Ceride-i Havadis çıkarıldı. Özel bir teşebbüs tarafından çıkarılan ilk gazete ise Tercüman-ı Ahval’dir. Bu şekilde basın Türkiye’de başlamıştır. Ancak cumhuriyetin ilanına kadar Türkiye’de basın özgürlüğünün tam olarak yerine getirildiği söylenemez. Basın özgürlüğü ilk defa 1924 anayasasında anayasal bir güvenceye kavuşturulmuştur. 1961 anayasasıyla basın özgürlüğü kavramı daha geniş haklara sahip olmuştur. Bu anayasa 1982 anayasasına da temel oluşturmuştur.