Düşünce Cemberinde İnsan ve Teknoloji / Cemil Taşkıran

İnsanoğlu günümüz teknolojisinin baskın olduğu bir ortamda ve ve gittikçe kendine kapanan, sosyal ortamı reddeden bir devirde yaşadığı için kendi olmayı isteyememektedir. Aklın ve hayallerin dışında kalmış, sade makineleşmeye yüz tutmuş bir çember içinde hapsolmaktadır. Oysa ki bu tür düşünce ve hayretler insanlık mefhumu dışındadır ve teknoloji yaşamın birer araçları olsa da insancıl duygular yansıtmaz. Bazen çevremize bakarız -bakmasını bilirsek şayet- çok şey görürüz. İnsanlar artık bilgisayarlar içinde sosyalleşiyor, aşk arıyor, cep telefonlarıyla sevgilerimi keşfediyorlar. Emin olun ki bu tür canlı makineler gerçek sevgiliye değil de bilgisayara, telefona sadece sevgiyi verirler de esas sevginin ne olduğunu bilmezler. Bizler teknolojinin verdiği güçten istifade etmeliyiz lakin, kendi maneviyatımızı bu tür unsurların içine hapsetmemeliyiz. En güzel duygular insanlarla yaşanır ve en güzel sevgiler aşkı hakkedenlerle birlikte oluşur.
Teknoloji çok faydalı bir mekanik işlevdir. Ama bizler teknolojinin esiri değil efendisi olmalıyız. Nitekim son dönemde insanlar teknolojiye bağımlı bir makine haline gelmiş ve kendi gücünün, aklının, varlığının farkında bile olmaktan acizdir. Eski selamlar birer canlı terimdi şimdikiler ise ölü ve değersiz. Eski aşklar dillere destandı şimdikiler ise bir telefonun tuşlarıyla başlayıp bitiyor. İnsanlar, insanlığa ait kavramları karşıladığı zaman ancak insan olabilirler. İçgüdüsel ve zaruri ihtiyaçlarla, makanik ve teknolojik işlevlerd bağımlılık, duyguları ve aklı zedeler, insanı hayvandan daha aşağı bir statüye kavuşturu bir toplumda insanlar aklı ve düşünceyi ikinci plana atarlarsa o toplumda gelişim olmaz ve istenmeyen sonuçlar doğurur. Devletler artık insanlarını yetiştirdileri ve düşündürdükleri derecede kendilerini geliştirip ve toplum için faydalı bireyler yetiştirir.