Diktatörlük / G. Cemal Aslan

Bir devletin idaresinin kayıtsız şartsız bir kişinin elinde bulunduğu yönetim şekli yöneten kimseye de diktatör adı verilir. Kelimenin aslı “ dictator ” kelimesidir. Bu yönetim şekli ilkin Roma Cumhuriyeti devrinde kullanılmıştır. Memleket güvenliğini ilgilendiren acele bir durum karşısında bir kimse senato tarafından yedi yıl süresince diktatör olarak tayin edilir ve memleket bu yıllar içinde o kimsenin, kayıtsız- şartsız idaresinde bulunurdu. Bu devrenin sonunda ise çekilmeye mecburdur… Roma cumhuriyetinden sonra tarihte görülen diktatörlükler, esasta aynı kalmakla birlikte, değişik şekiller göstermiştir. Özellikle Hitler Almanya’sında ve Mussolini İtalya’sında ilkin bir partinin seçimlerle Mecliste çoğunluk alması üzerine parti egemenliği şeklinde başlamış, sonraları kayıtsız şartsız bir kişinin üzerinde toplanmıştır.


Araştırdığım kaynaklardan diktatörlüğün tanımını bu şekilde buldum. Sizce neden bunu araştırdım. Bugün ülkenin çeşitli kurumlarında bu sistem boy göstermektedir. Sistem öyle insanların eline geçmiş ki bunlara insan demeye bin şahit lazım(!) Makam en üstün oldukları insanların tamamen kendi düşünceleri ile bağdaşlaşmaları için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama boşuna çaba gösteriyorlar bu ülkenin insanları kolay kolay kimsenin düşüncesini kendileriyle bağdaşlaştırmazlar. Bunu tarihimize bakarak çok rahat kavrayabilirler ancak bunlar hesaplarına gelmediği için çekiniyorlar tarihimize bakmaya. Çünkü biliyorlar ki biz tarihimizle alnımız açık yüzümüz ak yüzleşiriz.
Bugün sanal âlemde olsun günlük yaşamda olsun çoğu yerde din konusu açılıyor. İnsanlar o kadar çirkefleşmiş ki din adı altında yapmadıkları pislik kalmamış. Gelmişler bize anlatıyorlar dinimizi. Yahu hadi anlatıyorsunuz bari siz uygulayın ki inandırıcı olsun. Ama yok bu sistemin ortaya çıkmasının sebebi hani derler ya balık baştan kokar T.C vatandaşı olarak bunları başa getirdik bu sefer bunlar kalkmış bize kendi milliyetçiliklerini aşılamaya çalışıyorlar. Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki basın özgürlüğü var ama izleyeceğiniz TV kanalları sınırlı, düşünce özgürlüğü var ama istediğini düşünemezsin, dil din ırk ayırımı yapmak yasak ama doğduğun şehir dolayısıyla dışlanıyorsun… Devlet sana kimlik vermiş bu ülkenin istediğin noktasında özgürce dolaşabilirsin diye, ama gece saat 00’ı geçti mi bütün devriyeler peşine takılır “hayırdır” diyerek… Biri bana bu kısır döngünün içinden nasıl çıkacağımızı anlatabilir mi? Nereye kadar kendinizle çelişeceksiniz. Bu milletin sizden çektikleri yetmez mi? Nereye kadar sömüreceksiniz bu milleti… Bugün feleğin çarkı size dönüyor diye her istediğiniz yapamazsınız. Oturduğunuz koltuğun asıl sahibi bizleriz. Ya koltuğunuzu sizi oraya getirenlerin ihtiyaçları için kullanırsınız ya da o koltuğun sizde ki emanet kalma süresi dolar. Karar sizin unutmayın Çaresizseniz Haklısınız Çare Sizsiniz…