İstanbul Haritaları 1422-1922 / Ayşe Yetişkin Kubilay

Haritalarla İstanbul'un 500 yılı...
İstanbul Fetihten evvel neye benziyordu?
19. Yüzyılda camilerin dağılımı nasıldı? Bir bakışta. O zamanki gözle.
Zamanın yöntemleri ve teknikleri; baskılar nasıl yapılmıştı?
Boğazı gerçeğe yakın ilk defa kim ne zaman çizebildi? Ya da Birinci Harpte İstanbul’un haritası nasıl çizilmişti?
580 parçalık müthiş bir koleksiyondan özenle seçilmiş ve asitten arındırılmış harita kağıdına basılmış 100 haritanın hikayesi.
40 X 30 cm boyutlarında, özel bez ciltli sert kapak, 6 renk baskı ve çok özel kutusunda.
256 sayfada, Türkçe / İngilizce.

Haritacılığın gelişimi ve İstanbul
Harita, hiç şüphesiz birebir modeldir. İçinde bulunduğumuz coğrafyayı anlamak için gereklidir. Ve harita tekamül eder... Bu tekamül bir yerde tarihin kendisidir. Yerküreyi ve çevremizi ayrıntılarla keşfin tarihidir.
İstanbul Haritaları 1422-1922, Rönesans’ın en parlak devrinden başlıyor. İstanbul haritalarından oluşan zengin bir koleksiyona ait nadide örnekler bulunuyor. Şimdi Yunanistan’da yaşayan eski bir hemşehrimizin; Nick Adjemoglou’nun koleksiyonu başta olmak üzere, en mutena yüz İstanbul haritası seçilmiş ve bu kitap hazırlanmış.
İlk harita, Floransalı ünlü gezgin ve haritacı Christoforo Buondelmonte’ye ait. Aynı zamanda, fetih öncesi İstanbul’u gösteren bilinen ilk haritadır. Buondelmonte, o zamanki teknikle Bizans İstanbulunun bir krokisini vermiş.
Konu aldığı coğrafya gibi haritacılık teknikleri de zaman içinde gelişmiştir. İstanbul’un topografik ölçüleri ve topografik ölçülerinin doğrulanması sanıldığından çok daha geç devirlerde yapılabilmiştir. Bunun için, 18. yüzyılın sonu 19. yüzyılın başını beklemek gerekecektir. Bu kitapta, haritacılıktaki teknik gelişmelerle birlikte İstanbul’un yeryüzü ölçümünün gelişmesini göreceğiz.
Avrupa, Türklerin imparatorluğunu ve İstanbul’u çeşitli vesilelerle etüd etmiş, temsilciler göndermişti. Avrupa krallarının coğrafyacıları, haritacıları İstanbul’u yüzyıllar boyu ziyaret etti. Sadece Osmanlı’yı değil Bizans devrinden başlayarak yapılarıyla, topografik ve demografik özellikleriyle Osmanlı başkentini çalışmışlardır. Buradaki haritalar, Avrupa’nın Osmanlı’yı görme şekilleri hakkında da bilgi veriyor.
Prof. İlber Ortaylı

--------------------------------------------------------------------
Yazarın Notu
Yeryüzünün belki de en şairane kentinin; İstanbul’un kitabını hazırlayacaktım. Önümde, bugüne kadar gördüğüm en kapsamlı İstanbul haritaları koleksiyonu, yirmi yıllık tutkum ve ben… Çağlara, imparatorluklara, akımlara, sokaklarında yaşayan insanlara direnen, kimi zaman meydan okuyan ve sonsuzluğa yürüyen bir kenti anlatacaktım. Bazısını ezbere bildiğim İstanbul kent tarihi üzerine yazılmış kitapları, incelemeleri, araştırmaları yeniden gözden geçirmek, İstanbul’un 500 yılını bir kitaba sığdırabilmek için sayılı günüm vardı… Ama yalnız değildim; dünya kartografya tarihine yön vermiş haritacıları kılavuz alacak, İstanbul’u tarihin en ünlü gezginleriyle dolaşacaktım.
Günler gecelere karışırken yıllar, semtler, anılar, İstanbul’un katman katman yüzleri birbiriyle bütünleşti. İstanbul zihnimde adeta yeni bir boyuta bürünmüş, çağlar atlayan zaman yolculuklarında dile gelmişti. Yıllarca usanmadan tekrar tekrar okuduğum seyahatnamelerden, hayranlıkla incelediğim İstanbul haritalarından ayrışıp yepyeni bir görüş kazanmıştım adeta. İstanbul’u yeniden, bu kez bütün dönemleriyle yaşamaya başladım.
Bu, belki de hayatımın en etkileyici yolculuğuydu…
Kentin sokaklarında yürüdüm, yapıları inceledim, suriçinde gezindim, Eyüp’ü arşınlayıp oradan adım adım Galata’ya oradan da Pera tepelerindeki bağlara uzandım. Boğazın iki yakasındaki kıyı köylerinde konakladım. Üsküdar’dan Kadıköy’e geçip, Fener bahçesinde uzun bir mola arası İstanbul’u seyre daldım… 1422’den başlayıp, çağ çağ, yıl yıl özümsediğim bir zaman yolculuğuydu bu… Kah Antik Çağ’da Byzantion’da buldum kendimi, kah Doğu Roma’nın başkenti Nea Roma’da. Bir yerde İmparator Konstantin’in Konstantinopolisindeydim, sonra bir baktım Osmanlı’nın Dersaadeti’ne gelmişim…
Zaman değişti ama İstanbul hep İstanbul’du… Bana göre, dünyanın başkenti…

İstanbul Haritaları’nı incelemeye başladığınızda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Sizi bu kitabın sayfaları arasına; İstanbul’un çağlar boyu süren uzun ve doyumsuz serüvenine katılmaya davet ediyorum.