Mabel Matiz / Gülşah Akbulut

Saygı duruşunda dinliyorum; ama rahatıma diyecek yok!
Mabel Matiz’in hangi döneme ait olduğuna karar vermek zor. Yüzyıllar öncesinin kafiye düşürerek küfür etmeden küfür edebilen Nef’i’sini mi hatırlamalı; yahut kaset kayıtlarındaki Fikret Kızılok’u mu? Mabel’in İKSV Salon’da gerçekleşen, ilk solo albümünün tanıtım konserinde; üçüncü dakikadan sonra kabul ettim: “O”, Mabel Matiz! Ne Nef’i’ye giderim, ne de Fikret Kızılok’u düşünürüm. Geçen sene Cemal Reşit Rey’de dinlediğimiz Misia’nın fadolarını mı? Hatırıma bile getirmem. Konser bitince onları da dinlemeye, okumaya vaktimiz olur elbet; şimdi MABEL MATİZ zamanı. Mabel’in sesiyle sözleri birleşince insanın ‘kendisi’ ile ‘ben’i yüz yüze geliyor.
Mabel Matiz, ‘Mabel’ adını "Kumral Ada Mavi Tuna" adlı romandan alıyor. ‘Matiz’ ise müziğini en iyi tanımladığına inandığı için adına eklediği ve "çok sarhoş, düşkün kimse" anlamlarına gelen Yunanca kökenli argo bir kelime. Bir anda Karagöz’deki ‘matiz’i de insanın aklına düşürüyor.
    
      Mabel Matiz’in sözleri de başka, suya sabuna dokunuyor… Uzun zamandır karşılaşmadığımız kadar sahiciler; kopyala-yapıştır kültüründen çok uzak, “insan” izi var üzerlerinde çok belli. Heyecana kapılmamak mümkün değil. Mesela “Barışırsa Ruhum”, ruhuyla birlikte yaşayanların içindeki isyana denk… Dördüncü şarkı ki sözlerde, Mabel’in söyleyişinde türküye çalan tat ve asıl Mabel Matiz tadı: “Söylese O Ben Söyleyemem. Altıncı sırada eleştiri, isyan ve şair zarafeti birleşmiş, ruha değen bir diğer şarkı “Öteki” olmuş. Ve dahası…
Masal bu söylediklerim, manası zayıf heceler, aslı şu; Mabel Matiz’in müziği! Bu albümde uzun zamandır görememekten şikâyet ettiğiniz “insan”ı göreceksiniz, içinde ‘müzik’ de var! Kraldan çok kralcı mı oldum şimdi ben? Ne gam! Saygı duruşunda dinliyorum Mabel’i; ama rahatıma diyecek yok!