Lüsyen / Can Dündar

Atatürk, dans etti Lüsyen’le… Tevfik Fikret ona edebiyat dersi verdi. İnönü, evlerinde satranç oynadı. Nazım Hikmet, sofralarında yemek yedi. Kimler yok ki, bu belgesel romanın sayfaları arasında: Mehmet Akif’ten Victor Hugo’ya, Damat Ferid’den Oscar Wilde’a, Yahya Kemal’den Hindenburg’a, Necip Fazıl’dan, Karındeşen Jack’e, Abdülmecid’ten Namık Kemal’e, Sultan Reşad’dan Talat Paşa’ya Geçen asrın en ünlü portreleri… Ve onların arasında bir çağ yangınının tam ortasında yaşanmış inanılmaz bir aşk hikâyesi…

Aşk adeta randevulaştı onlarla…
1912 baharında… Belçika’da…
Biri Türk edebiyatının en büyük şairiydi,
diğeri Brüksel’de üniversiteye hazırlanan bir öğrenci…
Abdülhak Hâmid altmış yaşındaydı; Lüsyen on sekiz…
Dünya, topyekün bir savaşa girmek üzereydi.
Osmanlı Sarayı’nın çatırdadığı dönemde Brüksel’den Londra’ya, Viyana’dan, Budapeşte’ye,
Venedik’ten İstanbul’a uzanan bir coğrafyada,
tarihe nakşolmuş ama zamanla unutulmuş bir ilişki yaşadılar.
Atatürk, dans etti Lüsyen’le…
Tevfik Fikret ona edebiyat dersi verdi.
İnönü, evlerinde satranç oynadı.
Nâzım Hikmet, sofralarında yemek yedi.
Kimler yok ki, bu belgesel romanın sayfaları arasında:
Mehmet Âkif’ten Victor Hugo’ya,
Damat Ferid’den Oscar Wilde’a, Yahya Kemal’den Hindenburg’a,
Necip Fazıl’dan, Karındeşen Jack’e,
Sultan Abdülmecid’den Namık Kemal’e,
Sultan Reşad’dan Talat Paşa’ya, geçen asrın en ünlü portreleri…
Ve onların arasında, bir çağ yangınının tam ortasında yaşanmış inanılmaz bir aşk hikâyesi…